1940’LI YILLARDA TOKAT…
Yukarda ki sararmış iki fotoğrafa iyi bakınız:
İkisi de 1940’lı yıllarda Tokat’ta çekilmiş!
İkisi de Tokat Halkevi müzik etkinlikleriyle ilgili…
Ellerinde kemanları, mandolinleriyle çağdaş görünümlü kız-erkek öğrenciler…
Son derece şık giysileri, papyon kravatlarıyla bir tango orkestrası…
Şefleri Tokat Sanayi ve Mesâî (çalışmalar)Müdürü Bestekâr Recep Hayri Yenigün!
Çok yönlü, bilgili, genel kültürü geniş değerli bir insan!
Bestekâr olarak günümüze iki saz semâisi, bir aksak semâi, bazı fantezi eserlerle yüzelli kadar şarkı bırakan, pek çok eseri plâklara okunan bir aydın!
Ünlü, “Dün kahkahalar yükseliyorken evinizden” adlı nihavent şarkının bestekârı…
***
Recep Hayri Yenigün 1893 İstanbul doğumlu. Yüksek İktisat ve Ticaret Okulunu bitirdikten sonra İran, Arap, Rus ve Batı müziğini oralara giderek inceler. Bir ara gümrük müfettişliği yapar. Sonra Berlin ve Viyana’ya giderek 1922 yılına kadar orada kalır. Sonra İzmir’de Sanayi ve Mesâî müdürü olarak 17 yıl çalıştıktan sonra Tokat’a nakleder. 1947’ye kadar Tokat’ta çalıştıktan sonra Ankara’ya gider. 1952 yılında emekli olur. 1979 yılında Ankara’da yaşamını yitirir.
Hayri Bey, günümüzün ünlü müzikçisi Hurşid Yenigün’ün babasıdır.
***
Daha önceleri, bir gazetedeki köşemde Tokat ve Niksar Halkevleriyle ile ilgili birkaç yazı yazmıştım.
2011 yılında, Tokat GOP Üniversitesi’nde Doçent olan (Şimdi Giresun Üniversitesinde Profesör) Sayın Selçuk Duman da “Bir Modernleşme Aracı Olarak Tokat Halkevi” adlı 250 sayfalık bir kitap yayımlamıştı. (Ne yazık ki, bir dönem Tokat tarihine ışık tutan bu değerli çalışma ilgililerden en ufak bir ilgi görmemişti. Yazar hiçbir ücret talep etmeden kitabı Tokat Valiliği’ne vererek onlar tarafından bastırılmasını istemiş, bu istek sudan bahanelerle reddedilmişti. Dönemin Belediyesi de hiç oralı olmamış, kitap Sayın Selçuk Duman tarafından Berikan Yayınevince bastırılmıştı.)
Bilindiği gibi Halkevleri 19 Şubat 1932’de kurulmaya başlamış, daha sonra sayıları, Halkodalarıyla birlikte 4800’e ulaşmıştı.
Tokat Halkevi’nin kuruluş tarihi 24 Şubat 1933’tür ve açılır açılmaz Dil ve Edebiyat, Güzel Sanatlar, Temsil, Spor, Sosyal Yardım, Halk Dershaneleri, Kurslar, Kütüphane ve Yayım, Köycülük, Tarih ve Müze kolları kurularak çalışmalarına başlamıştır.
***
Halkevleri, Cumhuriyet Devrimi’ni geniş halk yığınlarına ulaştırama görevi yapan aydınlanma kurumlarıydı.
Bakın, kurulduğu 1933 yılında Tokat Halkevi, 21 bin kişinin katıldığı 20 halk toplantısı yapmış; 3 konferans, 4 konser, 7 temsil sahneye koymuş, bunları 12 bin kişi izlemiştir. Ayrıca Halkevi kitaplığından 1200 okur faydalanmıştır.
Elimizdeki kayıtlardan 1933 yılından 1939 yılına kadar Halkevinin düzenlediği 144 konferans, 36 temsil, 59 konser, düzenlenen sergi, balo, çaylı toplantılar, balolar, şölenlere on binlerce insanın katıldığını öğreniyoruz. Yine aynı dönemde Halkevi’nin çıkardığı Yeni Tokat Dergisi, Halkevi kitaplığı Tokatlıların aydınlanmasına büyük katkılar sağlamıştır.
***
Şu anda Tokat’ta:
Halkı Atatürk İlke ve Devrimleri konusunda aydınlatan konferanslar veriliyor mu, bilmiyorum.
Öğrenciler için keman, mandolin vb. gibi enstrüman çalmayı öğreten kurslar var mı, bilmiyorum.
Ayda birkaç oyunun sahneye konduğu ve halka ücretsiz sergilendiği tiyatro çalışmaları var mı, bilmiyorum.
Cumhuriyet Devrimleri’ni konu eden, Türk Dili’nin sadeleşmesi, özleşmesi çabalarına ağırlık veren ve halka ücretsiz dağıtılan dergi ve gazete gibi yayınlar var mı, bilmiyorum.
Ancak;
19 Ağustos 1995 günü GOP Stadyumu’nda Milletvekili Ahmet Fevzi İnceöz’ün, Tokat halkına “Mustafa Sabri efendi’nin torunları” diye seslendiğini biliyorum. O Mustafa Sabri ki İngiliz Muhipleri Cemiyeti üyesi, Türklüğünden utanan, Ulusal Kurtuluş Savaşı’na katılanlara “Kudurmuş haydutlar” diyen bir haindi.
Tokat’ın caddelerinde şalvarlı, poturlu, kafasında beyaz takkeli, kara sakallı insanların dolaştığını biliyorum.
Tokat’ta küçücük, ilkokul çağındaki kızların başlarını ‘türban’ denilen örtüyle sımsıkı bağlayıp, kuran kurslarına gittiğini biliyorum.
Ve bunları yazdığım için bana, salyalarını akıtarak ağız dolusu küfürler savuracak insanlar olduğunu da biliyorum.
Ama ben, Atatürk İlke ve Devrimleri’nin savunucusu, laik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin bir yurttaşı olarak bunları yazmanın, tarihe ufacık da olsa bir not düşmenin görevim olduğunu da biliyorum.
=====================
DUYARLI OKURLARIMA:
Bu köşede üç kez, her geçen gün gittikçe üreyen, açlık, hastalık, soğukla pençeleşen sokak hayvanlarının içler acısı durumuyla ilgili yazı yazdım, çözüm önerisi sundum.
Kimsenin umurunda olmadı.
Son günlerde kendi kendime soruyorum: “Askeri kargo uçağı ile Şili, Peru, Uruguay, Ekvator’u dolaşıp 28 bin kilometre yol yapan Cumhurbaşkanlığı’nın “zırhlı Mercedes” arabası için harcandığı söylenen 200 bin dolar para ile acaba kaç bin sokak köpeğinin sorunu çözülebilirdi?”
Benim yazdıklarımdan etkilenmeyenler belki Hz Muhammed’in şu sözünden etkilenebilirler:
“Kalbinde merhamet olmayana cennet yoktur.”
Saygın Öğretmenim. Yalnızca Tokat değil, çoğu Anadolu kenti, Anadolu’yu ışıtan “Anadolu Aydınlanma Devrimi”ne sırtını dönmüş durumda… Tarihe not düşmekle kalmadınız, size benzer yurtseverler yetiştirdiniz.. Sağ olun, var olun… Tarık Konal