18 Haziran 2014

KOCANIN YOLUNA KURBAN…

ile Hami KARSLI

 

 

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ders kitabı olarak kabul edilen, Pasifik Yayınları’na ait Sosyal Bilgiler Öğretmen Kılavuz Kitabı’nın “Adım Adım Türkiye” başlıklı ünitesinde Kınanın gelin olacak kızın yeni evine bağlı kalacağını sembolize etmek üzere yakıldığı, gelinin evinin ve kocasının yoluna gerekirse kurban olacağı” vurgulanmış.

‘Kültürümüz Zenginliğimizdir’ konu başlığı altında öğrencilere Anadolu’da Gelin Kına Gecesi etkinliği yaptırılması istenerek, 11 yaşındaki bir kız öğrenciye gelin rolü verilmesi, diğer kız öğrencilerin kına türküsü söylemeleri, gelin olan 11 yaşındaki kızın başına kırmızı yazma örtülmesi isteniyor.

***

“Kurban” sözcüğü, Arapça, dinsel içerikli bir sözcüktür.

Değişmeceli (mecazi)  olarak “bir ülkü uğruna yok edilen ya da kendini yok eden kimse” anlamını taşır.

11 yaşındaki bir kız çocuğunu gelin olmaya özendirmek ve ona kocası yoluna kurban olabileceğini öğretmek…

2014 yılında Türk ulusal eğitiminin geldiği nokta işte budur!

Sonra da her gün basında, kadına yönelik olumsuz davranışlarla ilgili onlarca yazı…

***

Kadıköy Belediyesi ile üç sivil toplum kuruluşunun katkılarıyla hazırlanan İnsanca Yaşam Projesi’nde, Türkiye’de, kadına uygulanan davranışlarla ilgili şu bilgiler veriliyor:

“-Tüm kadınların % 25’i Fiziksel şiddete uğruyor.

-Şiddete uğrayan kadınların %75’i eşi tarafından şiddete uğruyor.

-Cinayet sonucu ölen kadınların %40-70 eşi tarafından öldürülüyor.

-Tecavüze uğrayanların %50 si 18 yaş altında ve bunlardan %10 erkek çocuk gerisi kız çocuktur.

-Her 4 kız çocuktan biri cinsel şiddete uğruyor.

-Daha çok 7-9 yaş arası çocuklar cinsel şiddete uğruyor.

-5-10 yaş arası çocukların %55’i en yakınlarının cinsel saldırısına (ensest ilişki) uğramıştır.

-10-16 yaş arası çocukların %40’i en yakınlarının cinsel saldırısına (ensest ilişki) uğramıştır.

-Cinsel saldırganların %75’i tanıdık biridir.

-Ensest olaylarını işleyenlerin %50’si öz baba ve sırasıyla amcalar, enişteler, ağabeyler, dedeler ve dayılardır.

-İvedi (acil)  yardım hattını arayan kadınlardan % 57’si fiziksel şiddete, % 46,9’u cinsel şiddete, % 14,6’sı enseste ve % 8,6’sı tecavüze uğramıştır.

-1995’te başkent Ankara’daki gecekondularda yaşayan kadınlar arasında yapılan bir araştırma, kadınların % 97’sinin kocalarının saldırısına uğradığını ortaya koymuştur.

-1996’da orta ve yüksek gelir gruplarında yer alan ailelerle yapılan bir araştırmada, soruların başlangıcında kadınların % 23’ü kocalarının kendilerine karşı şiddet kullandığını söylemiş, fakat belirli şiddet tipleriyle ilgili sorular sorulduğunda bu oran %71’e yükselmiştir.

-Başka bir araştırma, kadınların % 58’inin yalnızca kocalarından, nişanlılarından, erkek arkadaşlarından ve erkek kardeşlerinden değil, kadın akrabalar da dahil olmak üzere kocalarının ailesinden de aile içi şiddete uğradığını göstermektedir

-Bir grup orta ve üst sınıf kadının % 63,5’unun cinsel tacizin bir türüne uğradığı bulgusuna ulaşılmıştır.

-Bir araştırmaya göre, şiddet sonucu ölen 40 kadından 34’ü evde ölmüş, 20’si asılmış ya da zehirlenmiş, 20’sinde öldürüldüklerine dair kesin belirtiler görülmüş ve 10’u da ölmeden önce aile içi şiddete maruz kalmıştır.

-Türkiye’nin kuzeybatısında yer alan Bursa şehrindeki halk sağlığı merkezlerinde yapılan bir araştırma, kadınların % 59’unun şiddet kurbanı olduğunu ortaya koymuştur.

-Mor Çatı’nın 1990 ile 1996 yılları arasında 1.259 kadın arasında yürüttüğü bir araştırma, kadınların % 88,2’sinin bir şiddet ortamında yaşadığını ve % 68’inin kocaları tarafından dövüldüğünü göstermiştir.

-Ankara’da yapılan başka bir kadın araştırmasına göre, kadınların % 64’ü kocalarından, % 12’si ayrıldıkları kocalarından, % 8’i birlikte yaşadığı erkeklerden ve % 2’si de kocalarının ailesinden şiddet görmektedir. % 60’ı, kocalarının kendilerine tecavüz ettiğini söylemiştir.”

***

     Kadın-erkek eşitliği kadınların ve erkeklerin aynı kazanım ve yükümlülük iyeliği  (sahipliği) içinde olması ve herkesin toplum içinde aynı olanakları kullanabilmesi demektir.     Kadın-erkek eşitliği aynı zamanda, gerek aile gerekse toplum içinde, adalet ve sorumluluk paylaşımıdır.

Yoksa, denildiği gibi:

Erkekler, kadınlara göre bir derece üstün değillerdir.

Kadınlar, erkeklerin tarlaları da değildir.

Kalıttan (mirastan)  erkeğe iki, kadına bir pay verilmesi de saçmalıktır.

 “Kadının, kocasının yoluna kurban olması”  da ilkellik, çağ dışılıktır.