02 Temmuz 2014

BENİM CUMHURBAŞKANIM…

ile Hami KARSLI

 

 

Geçtiğimiz günlerde, bu köşede “Cumhurbaşkanlığı Seçimi Yaklaşırken” başlıklı bir yazı yayımlamış ve yayılımcılığın (emperyalizmin) ülkemizde doğrudan veya satın aldığı yerli hayınlar eliyle ülkenin en önemli yönetsel kurumlarını şekillendirmek istediğini yazmıştım. (04 Haziran 2014 Tokat Haber)

O yazıyı yazarken daha Kılıçdaroğlu ile Bahçeli ikilisi anlaşıp, partilerinden kimseye haber vermeden bir oldu-bittiyle Ekmelettin İhsanoğlu’nu “çatı adayı” diye ortaya sürmemişlerdi.

***

Herhangi bir işi yapmak için adam arandığında kullanılan ölçütler önemlidir:

Ya bir yakınınıza iş bulmak için onu görevlendirirsiniz, ya da o işin niteliklerine uygun birisini ararsınız.

Bir başka ölçüt de, o iş için istekli ve eli kuvvetli adayı sevmediğiniz için, “o olmasın da, kim olursa olsun”  diye düşünürsünüz.

Arapça bir sözcük olan “cumhur”, aynı ülkede yaşayan ve o ülkenin yurttaşı olan insan topluluğu demektir. Cumhurbaşkanı ise o topluluğun kendisi adına yetki verdiği en üst yetkili kişidir. Bir bakıma o topluluğun simgesidir.

Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı’nın niteliği çok önemlidir.

***

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ulusça yayılımcılığa (emperyalizme) karşı verilen bir savaşla kuruldu.

Seçilecek Cumhurbaşkanı’nın en önemli özelliği yayılımcılık karşıtı (antiemperyalist) olmasıdır.

Yani benim Cumhurbaşkanım, ne yayılımcılığın Ortadoğu’yu yeniden şekillendirmek için düşündüğü bir tasarımın (Büyük Ortadoğu Projesi’nin) eş başkanı, ne de İngiliz Exeter Üniversitesi’nde eğitilmiş biri olmamalıdır.

Çünkü Exeter Üniversitesi, Araplar, Kürtler ve İslam ülkelerine gönderilecek İngiliz çaşıtlarının (casuslarının) eğitim aldıkları yerdir.

Burada eğitim alanların büyük çoğunluğu, İslam ülkelerinde önemli görevlerin başında bulunmaktadır.

Yani ne Recep Tayyip Erdoğan ne de Ekmelettin İhsanoğlu benim Cumhurbaşkanım olamazlar.

***

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Anayasa’sının ikinci maddesinde belirtildiği gibi  “…Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.

“Hem Müslüman, hem laik olunmaz diyen” laik olmadığını açıkça söyleyen, laiklik kavramı konusunda kafası karışık olan, bu kavramı anlayamayan birisi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Cumhurbaşkanı olamaz.

Kahire’de doğan, üniversite eğitimini Mısır’da yapan, akademik yaşamına şeriatçı El Ezher Üniversitesi’nde başlayan, İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreterliği’ne AKP’nin desteği ile seçilen, İslamcı, tutucu (muhafazakâr) , Türkiye’ye dayatılan “Ilımlı İslam Cumhuriyeti” temsilciliğine uygun birisi de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne Cumhurbaşkanı olamaz.

Yani ne Recep Tayyip Erdoğan ne de Ekmeleddin İhsanoğlu benim Cumhurbaşkanım olamazlar.

***

T.C. Anayasası’nın başlangıç bölümünde: “…bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O’nun inkılâp ve ilkeleri doğrultusunda, (…) Türk Milleti tarafından, demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur” der.

Atatürk’ün ulusçuluk anlayışına, O’nun devrim ve ilkelerine aykırı davrananlar, “ölümsüz önder ve eşsiz kahraman” Atatürk ve arkadaşlarına “iki sarhoş” diyenler Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olamaz.

“Atatürk Cumhuriyetinin bizi köklerimizden kopardığınısöyleyen O’nu zaman zaman suçlayan, yaptıklarına –özellikle dil devrimine- karşı çıkan; 05 Mayıs 2014 günü Viyana’da yaptığı bir konuşmada İslam Konferansı Örgütü’nün “Hilâfet işlevi gördüğünü” söyleyerek, Halifeliğe duyduğu özlemi dile getiren, böylelikle Atatürk karşıtlığını kanıtlayan birisi de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Cumhurbaşkanı olamaz.

Yani ne Recep Tayyip Erdoğan ne de Ekmeleddin İhsanoğlu benim Cumhurbaşkanım olamazlar.

***

Ben, yayılımcılık karşıtı (anti emperyalist);Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni,  Atatürk İlke ve Devrimlerini bir bütünlük içinde gönülden benimsemiş, onları ödünsüz savunan bir Cumhurbaşkanı istiyorum.

Bu niteliklere uygun TBMM içinde ve dışında yüzlerce kişi varken, Recep Tayyip Erdoğan’dan pek fazla ayrımı (farkı) olmayan Ekmeleddin İhsanoğlu’nu Ulusumuza Cumhurbaşkanı adayı olarak dayatan, YENİCHP Başkanı Kılıçdaroğlu’nu ve onun dayatmalarına boyun eğen YENİCHP milletvekillerini kınıyorum.

T.C.’nin 11. Cumhurbaşkanı seçilirken “Yeni bir rejim krizi istemiyoruz” açıklamasıyla Abdullah Gül’ün adaylığını destekleyerek onun Cumhurbaşkanlığını onayladıkları için MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, 12. Cumhurbaşkanı seçilirken takındığı tutumunu garipsemiyorum. Elbette A. Gül gibi Exeter çıkışlı, siyasal İslamcı birinin adaylığı Bahçeli’yi ve yandaşlarını sevindirmiştir.

Güzel ülkemin, “oylarını bir torba kömüre” satan “Bana ne’ci”  insanları, Atatürk Cumhuriyeti’nin çatırdadığını, bölündüğümüzü görmüyor musunuz?

Unutmayın, siz de aynı gemidesiniz!