16 Temmuz 2014

BİR BETİK…

ile Hami KARSLI

 

 

Biliyorum, Atatürk’ün, tüm devrimlerine olduğu gibi, dilimizi özleştirme çabalarına da karşı çıkan yobazlar “Şimdi bu betik kelimesi de nereden çıktı?”  diyeceklerdir.

2008’de yitirdiğimiz sözbilimci Ali Püsküllüoğlu,  “Öz Türkçe Sözlük” ünde Arapça “mektup” sözcüğünün Türkçesinin “betik” sözcüğü olduğunu yazar.

***

Dört yıla yakın bir zamandır Tokat Haber gazetesinde 7 günde bir, “Eleştirel Bakış” adlı köşede yazılar yazıyorum. Bu yazılar, günde ortalama 350 –  400 kez tıklanan  www.hamikarsli.com da ve www.tokathaber.com.tr de de yayımlanıyor.

Okurlarım, çok kez sesiletirle(telefonla) bazen de yazılı olarak eleştirilerini gönderiyorlar.

Bugün, Tokatlı bir okurumdan aldığım aşağıdaki betiği ve kendisine verdiğim yanıtı sizinle paylaşmak istiyorum:

 

“Değerli Hocam,

            Ben sizi çok uzun bir süredir tanıyan bir okurunuzum.

            Hürsöz gazetesindeki yazılarınızı okur,  Tokat Atatürkçü Düşünce Derneği’nde verdiğiniz konferansları ve Cumhuriyet Okurları (CUMOK)  toplantılarında yaptığınız konuşmaları izlerdim.

            Son yıllarda, ilimizde yayımlanan Tokat Haber isimli gazetede, Çarşamba günleri çıkan yazılarınızı da okuyorum.

            Bu yazılar için çok kere para verip bir gazete alıyor ya da bazen bir arkadaşımın işyerine gelen gazeteyi okuyorum.

            Öncelikle, yazılarınızı son derecede aydınlatıcı bulduğumu belirtmek isterim. Zaten bu konuda zaman zaman gazetenin internet sitesinde de görüşlerimi açıklıyorum.

            Sayın Hocam,

            Dediğim gibi sadece Çarşamba günleri okuduğum bu gazetede, çok garip bulduğum bir zıtlıkla ilgili görüşlerimi size aktarmak istiyorum.

            Ben, yaşamım boyunca hep Atatürk ilke ve devrimlerini savundum.

            Çocuklarımı da bu düşünceyle yetiştirdim, şimdi torunlarımı da bu düşünceyle etkilemek ve yetiştirmek istiyorum.

            Sizin de, Türkiye’deki hiçbir siyasi partinin fanatik bir yandaşı olmadığınızı yazılarınızdan biliyorum.

            CHP’yi ve MHP’yi ağır bir şekilde eleştiren, AKP’nin ise Atatürk İlke ve Devrimleri’ne karşıt olduğunu bildiren birçok yazınızı okudum.

            Hemen konuya gireceğim:

            Çok Değerli Hocam, durum böyle iken, AKP yandaşı bir gazetede niçin yazıyorsunuz?

            Ziya Paşa “Âyinesi iştir kişinin, lâfa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” der.

            Yazı yazdığınız gazetenin tarafsızlık sınırlarını aşıp, AKP yandaşı olduğu aşikâr değil mi?

            Ben, diğer günlerdeki yayınını bilmem, ama sizin yazı yazdığınız günlere ait elimde yığınla gazete birikti. Sadece bunlar bile incelendiğinde Tokat Haber’in AKP’yi desteklediğini hemen görürsünüz.

            Belediye seçimleri sırasında olsun, bugün olsun Gazeteniz hep AKP yandaşı oldu.

            N’olur, zamanınız varsa sadece, ülkemizle ilgili umutsuzluğunuzu anlattığınız son yazınızın bulunduğu gazeteyi inceleyiniz. İsterseniz 09 Temmuz 2014 tarihli gazeteyi beraberce inceleyelim:

            Birinci sayfada, ortada, sayfanın üçte biri büyüklüğünde bir Recep Tayyip Erdoğan resmi, onun altında “Hoş geldin” seslenişi. Yine birinci sayfada “Başkan Eroğlu 8. iftarda” yazısı. Gazeteloji ne demekse, o köşenin yazarı Kemal Oğuz isimli AKP militanının üçüncü sayfadaki yazısının duyurusu.(İngilizceden dilimize giren –logy (loji)herhangi bir alanda yapılan çalışmayı anlatır. Demek ki bu arkadaş gazete konusunda uzman olan bir kişi)

            İkinci sayfada, sayfanın yarıya yakını “Tokat Ak Parti’nin kalesi oldu”  yazısı.

            Üçüncü sayfada, engin kültürü(!) “seçim sathı mahallinden çıktı”  ifadesinden anlaşılan Kemal Oğuz’un, Tokat’ta AKP’nin seçim zaferini ve AKP’yi öven yazısı. (Sayın Hocam, benim bildiğim, seçime doğru gitmenin kaçınılmaz olduğu durumlarda, bazen de sonuçlarının belirsiz olduğu durumlarda “seçim sath-ı mâili” ifadesi kullanılır. Sath-ı mâil, coğrafyada dağ yamacı anlamına gelse de, mecazi anlamda, seçime gitmenin kaçınılmaz olduğunu, hızla seçime doğru gidildiğini anlatmak için “eğik düzlem” anlamında kullanılır. Öyle değil mi? Siz, seçim sath-ı mahalli şeklinde bir tamlama duydunuz mu? )

            Dördüncü sayfada size torpil geçilmiş ve sayfanın neredeyse üçte ikisi sizin yazınıza ayrılmış.

            Beşinci sayfa bütünüyle Ramazan ayına, altıncı sayfa ise yine bütünüyle Hz.Sa’d b. Ebî Vakkâs’ın r.a. Bedduası başlığı altında çok çağdaş(!) bir konuya tahsis edilmiş.

            Yedinci sayfa, Ramazan’da yenen balın önemine ve iftarda hızlı yemek yemenin tehlikesine ayrılmış.

            Sekizinci sayfa ise bingo!

             Tam sayfa “Milletin Adamı, Cumhurbaşkanı adayı” R.Tayyip Erdoğan’ın, eli göğsünde fotoğrafına yer verilmiş…

            Evet, Değerli Hocam gazete bitti. Nasıl?

            Bir tarafta sadece sizin yazınız, diğer tarafta da o yazıyla taban tabana zıt gazetenin tümü…

            Ben bu işe akıl erdiremedim.

            Hürmetlerimle.

                                                                                                                           Cemal Güneş

***

Sayın Güneş,

Yazdıklarınızı ilgiyle okudum. Haklısınız. Gazetenin sözünü ettiğiniz sayısı aynen öyle çıkmış. Ancak bilmenizi istediğim bazı şeyler var.

Dört yıldır, benim yazılarımı bir virgülüne bile dokunmadan yayımlayan bu gazetenin siyasal tutumunu benim belirlemem söz konusu olamaz.

Zaten, ben gazetenin sahibini yolda görsem tanımam. Dört yıl önce bir kez gazeteye uğramış ve kendisiyle sadece 10 dakika kadar görüşmüştüm. Gazetenin genel yayın yönetmenini, yazı işleri müdürünü de tanımam.

Ben, o gazetede çalışan, sadece bir kişiyi tanıyorum. O da Sayın Kadir Özbilgin!

Kadir Bey’in çağdaş bir dünya görüşü olduğunu ve Atatürk Devrim ve İlkeleri’ne yürekten bağlı olduğunu da biliyorum. Ayrıca O’nun Tokat İli turizmi konusundaki övülesi çalışmalarını da biliyorum. Zaten ben yazılarımı sadece ona gönderiyorum. Gazetede yayınlanmasını da o sağlıyor.

Kadir Bey’in, Tokat’ın bir önceki AKP’li Belediye Başkanı hakkındaki yazdıklarını okursanız, inanıyorum ki, o yazıların altına siz de imza atarsınız.

Sonuç olarak, benimle aynı dünya görüşünü savunmayan bu gazetede, kendi ilkelerime bağlı kalarak yazı yazmam mı doğru, yazmamam mı?

İnanın, bu konuyu ben de çok düşündüm ve yazılarımı aynen bastıkları sürece yazmamın daha doğru olacağına karar verdim.

Duyarlılığınız için size içtenlikle “sağolun” diyor, erinç (huzur), gönenç (refah) diliyorum.

————————— – – –  –  –   –   –    –    –     –    –      –

 

Önemli Bir Not: “Hakka Hizmet” veya “Merkez Parti” adıyla kurulacağı duyurulan partinin Genel Başkanı olacağı bildirilen Prof. Dr. Abdurrahim KARSLI ile -soyadı benzerliği dışında- hiçbir yakınlığım yoktur. Bu konuda soru soran dostlarıma duyururum. Hami Karslı