21 Ocak 2015

ÇÖKÜNTÜ

ile Hami KARSLI

 

 

CHP Araştırma, Bilim ve Yönetim Kurulu izlencesinde “AKP iktidarının 12 yıldır yaptıklarının sonucu” “çöküntü” sözcüğüyle verilmiş.

Bu sözcük dilimizde, “çöken şeylerin kalıntısı” demektir.

Aynı sözcük ruhbilim terimi olarak “uyaranlara karşı duyarlığın azalması, girişim gücünün ve kendine güvenin yiterek umutsuzluğun, karamsarlığın güçlenmesi biçiminde beliren ruhsal bozukluklar (depresyon) için de kullanılır.

Ulusumuzun kurtarıcısı, Devletimizin kurucusu olan Atatürk’ün adının, devrimlerinin, ilkelerinin yok edilmesi için ellerinden gelen her şeyi yapan Laik Cumhuriyet düşmanlarının neden oldukları yıkıntı artık ulusumuzun tüm bireylerini etkileyecek düzeye geldi.

***

Araştırmalara göre Türkiye’de her dört kişiden biri ruhsal çöküntü (depresyon) içindedir.

Yoksulluk, yoksunluk gibi ekonomik etkenler, işsizlik, itilmişlik ruhsal çöküntülerin yaygınlaşmasına yol açmakta, bu durumu sağaltmak için kullanılan ilaç kullanımı son dört yılda yüzde 56 oranında artmış bulunmaktadır.

Bugün yurdumuzda her 4 kişiden biri ruhsal çöküntü giderici (antidepresan) ilaç kullanmaktadır.

İlgililer 2013 yılında, sadece İstanbul’da 6 milyon 736 bin 378 kutu bu tür ilaç kullanıldığını söylüyorlar.

***

Günümüzde yaklaşık her 5 evlilikten biri boşanmayla sonuçlanmaktadır.

İlgililer, Türkiye’de boşanmanın en önemli üç nedeninin ekonomik sorunlar, şiddet görme, aileler arası uyumsuzluk olduğunu ve boşanma hızının nüfus artış hızını geçtiğini bildiriyorlar.

AKP, erken yaşta evlenmeyi özendirmekte, bunun sonucu olarak da kadınların yüzde 31.9’u, erkeklerin yüzde 34.8’i aldatma nedeniyle boşanmaktadırlar.

Boşanma, kadınlarda ruhsal çöküntüyü, erkeklerde ise şiddete başvurmayı artırmaktadır.

***

Son 10 yılda 25 binden fazla kişinin kendi eliyle yaşamını sonlandırması (intihar etmesi) artık AKP Türkiyesi’nin yaşanılası bir ülke olmadığını göstermektedir.

2013 yılında intihar ederek ölenlerin sayısı 3189 kişidir.

Yaşamını kendi eliyle sonlandıran her 4 kişiden birinin 15 – 24 yaş aralığında olması ise kaygı verici bir durumdur.

***

Son dönemde Türkiye’de en çok işlenen suçların hırsızlık, dolandırıcılık ve yaralama olduğunu görüyoruz.2005’ten beri bu tür suçlarda ciddi bir artış gözleniyor.

Kapkaççılık suçu işleyenlerin oranı 2003’te %1.2 iken, 2012’de %3.6’ya yükselmiş.

Şantaj, yaralama, cinsel tedirginlik verme (taciz), birinden zorla mal alma (gasp) suçlarını işleyenlerin oranı da son altı yılda üç kat artış göstermiş.

Tutuklu ve yargılanarak suçlu bulunan (hükümlü) sayısı, son 12 yılda yüzde 100’ün çok üzerinde bir artışla 59 429’dan 152 000’e çıkmış. Suç işleyenlerin 18 – 35 yaş arasında yoğunlaştığı belirlenmiş.

2005 ve 2012 yılları arasında “çocuk ceza infaz kurumu ve eğitim evi”ne girenlerin sayısı yüzde 42 artmış.

Çocuklar tarafından işlenen suçlarda en büyük artış hırsızlık ve birinden zorla mal alma eylemlerinde yaşanmış.

Öldürme suçlarının 2002-2011 yılları arasında yüzde 3’ten yüzde 4,3’e; yaralama suçlarının ise yüzde 6,2’den yüzde 9,8’e çıktığı belirlenmiş.

***

Devletin kurumlarına güveni sarsılan bireylerin kendi intikamlarını kendilerinin alma yoluna gittikleri görülmektedir.

Güç kullanmayı doğal sayan, toplum kesimlerini birbirine karşı kışkırtan ve her sorunu dayatma ile çözmeye çalışan AKP zihniyeti, toplumdaki şiddet eğilimini artırmıştır.

AKP Hükümeti, karşısına çıkan her türlü toplumsal sorunu baskı ve şiddet ile çözebileceğine inanmakta, topluma korku salmakta ve şiddeti sanki yasal bir görünüme sokmaktadır.

AKP döneminde kadınlara yönelik şiddet yüzde 1 400 artarak en üst düzeye çıkmıştır.

Kadınlar hemen her gün namus, töre gibi sebeplerle yakınları tarafından öldürülmektedir. Her on kadından dördü hayatlarında en az bir kez fiziksel şiddete uğradığını söylemektedir.

***

AKP döneminde uyuşturucu madde suçları oranı yüzde 3.5’ten yüzde 5.2’ye yükselmiş.

Ekim 2014’te cezaevlerinde uyuşturucu madde suçundan tutulan kişi sayısı 26 bin 697, adam öldürme suçuyla bulunanların sayısı 26 bin 865 kişidir.

Madde bağımlısı çocuklar, ülkemizin en yıkıcı sosyal sorunlarından biri haline gelmiştir.

2013’te, 2009’a göre en büyük artış yüzde 658.7 ile bir veya birden fazla sentetik uyuşturucu madde kullanan çocukların sayısında gerçekleşmiş.

İlgililer, uyuşturucuya –özellikle de bonzai’ye- başlama yaşının gittikçe düştüğünü, 11 yaş altındaki çocuklara indiğini, bu nedenle sorun yaşayan ve ölen ergen ve gençlerin sayısının endişe verecek sayılara ulaştığını söylüyorlar.

***

Artık, ayrışma, kutuplaşma, gerilim yaşamın her alanında kendini göstermektedir.

Evde, iş yerinde, trafikte, sokakta yaşanan saldırı, dövme, öldürme haberleri her gün çoğalmaktadır.

Bunun en büyük nedeni ise Türkiye’yi yönetenlerin, tüm Cumhuriyet ve törebilim (ahlak) değerlerini altüst etmeleridir.

 

( Not: Bu yazıdaki tüm sayısal veriler, bilgiler, “CHP Araştırma, Bilim ve Yönetim Platformu’nun hazırladığı politika notu” adlı yazıdan alınmıştır.)