Bilindiği gibi bayramlar, sadece neşe ve sevinç günleri değil, toplumsal birlik-beraberlik ve dayanışma günleridir.

Her ulusun kutladığı ulusal bayramları olduğu gibi her dinsel inancın da, o inanç sahipleri tarafından kutlanan dini bayramları vardır.

İslam öncesi Arapların, çeşitli törenler, oyunlar, eğlencelerle kutladıkları iki bayramları vardı. Hz. Muhammet, bu bayramların sürdürülmesinin sakıncalı olduğunu düşünerek kaldırdı ve yerlerine Ramazan ve Kurban bayramlarını koydu. İslam’da Ramazan bayramına küçük bayram, kurban bayramına da büyük bayram denilir.

Bu bayramlarda dince yapılması gerekli (vacip) olan şeyler şunlardır: 1. Bayram namazlarında “Tanrı uludur” sözünü söylemek (tekbir getirmek) 2. Ramazan bayramında oruç açma (fıtr) sadakası vermek, 3. Kurban bayramında da gücü yetenlerin kurban kesmesidir. (Kurban kesilirken, yüksek sesle ortak etme (teşrik) tekbirleri alınır.)

Müslümanlar, Hz. Muhammed’in davranışlarına “onun sünneti” derler. Dinî bayramlarda da onun davrandığı gibi davranmaya özen gösterirler. Bugün İslam Alemi’nde var olan gelenek ve göreneklerin kökünde Hz. Muhammed’in o günlerde yaptıkları vardır.

Hz. Muhammed bayram günleri erkenden kalkıp, yıkanır, özel ağaçtan yapılma bir diş fırçasıyla (misvak) dişlerini ve ağzını temizler, güzel kokular sürer, güzel ve temiz giysiler giyer, sevinçli ve neşeli görünür, namaz için camiye gitmeden önce hurma gibi tatlı bir şeyler yer ve çok sakin, ağır adımlarla yürüyerek camiye gidermiş. Bu arada rastladığı herkesle bayramlaşır, çocukları sevindirir, yoksullara gücü yettiğince sadaka verirmiş. Dönerken de evine başka bir yoldan gelir ve oradaki insanlarla bayramlaşırmış.

İşte bugünkü bayram gelenek ve göreneklerinin temelinde yatan bunlardır.

*

Benim yaşadığım yörede bayram hazırlıkları günler öncesi başlardı. -dı’lı yani görülen geçmiş zamanlı ifade ediyorum, çünkü her geçen gün, gelenek ve göreneklerimizden de bir şeyler alıp götürüyor. Yani değişen çağın değişen koşulları insanların yaşamlarını, yaşama bakış açılarını da değiştiriyor. Yani değişen, eskiyen bayramlar değil, biziz.

Bugün “bayram” sözcüğünün “tatil” sözcüğüyle aynı anlamda kullanılması; yaz mevsiminde denizi, kış mevsiminde kayak merkezlerini çağrıştırması; otellerin, eğlence merkezlerinin kasalarını doldurmak için bayramı beklemeleri gerçekten acıdır.

Eskiden bayram, gurbetteki anaya, babaya kavuşmak demekti. Şimdi babalar, analar bakımevlerine konuluyor. Kentler boşalıyor, kapılar kapatılıyor.

Sevinç, yerini hüzne terk ediyor.

Neyse biz yine bayram hazırlıklarına dönelim. Dediğim gibi günler öncesi evler temizlenmeye, yeni baştan düzenlenmeye başlanılırdı. Avlular, odalar, salonlar badana yapılır, evdeki eşyalar yeniden düzenlenir, cadde ve sokaklar da yine oralarda oturanlar tarafından süpürülür, her yer pırıl pırıl olurdu.

Bu temizlik işinden kabristanlar da nasibini alır, oralardaki yabani otlar temizlenir, yıkılmış duvar ve kabirler onarılırdı.