18 Mayıs 2011

SÖZÜN BİTTİĞİ YER!

ile Hami KARSLI

   Emekli Albay Erdal Sarızeybek anlatıyor:

“Yıl 1992, 30 Ağustos. Yer Şemdinli Alan Karakolu…
Biz altı kişiydik; bir şoför, bir makineli tüfek nişancısı, bir posta, bir çaycı, bir yazıcı ve bir de ben, toplam altı kişi… Tek araçla yola çıktık, çatışmadaki askerlerimize destek için, pusuya düştük, mayına bastık, birimiz ağır yaralandı… Şoför Mehmet’in soğukkanlılığıyla pusuyu geçtik, karakola saldıran hainlerle karşı karşıya geldik ve sekiz saat aralıksız çatıştık…Karakola yardım gelmeyeceğini düşünen hainler şaşırdı, telaşlandı, çoğu yere serildi, öldü, ama biz altı kişi ölmedik, ağır yaralı olanımız da kurtuldu, şimdi yaşıyor…Hainlerin saldırısı imha amaçlı idi, yani karakolu ele geçirmek için yapılmış bir saldırı idi, bu açık… Sözde PKK bezi asacaklar göndere, dünyaya ilan edecekler ki bir karakol ele geçirilmiş, ardından Şemdinli’de olaylar, diyecekler ki halk isyanı başladı, bu da açık ve net… Bu saldırıyı örnek gösterip Anadolu’da bir halk isyanı başlatacaklar devlete karşı, bunda da kuşku yok… Bu konuda elimizde belgeler var, kanıtlamaya hazırız… Başaramadılar, 92’de Şırnak’ta, Cizre’de, Nusaybin’de, Hakkâri’de, Şemdinli’de bir isyan başlatamadılar, çünkü halkımız bu hainlere hiç destek vermedi… Ardında halk desteği olmayan bir halk isyanı olur mu hiç, olmadı da zaten… Şimdi aradan yıllar geçti, 2011’e geldik, 92’den bu yana 19 yıl geçmiş…Önce Habur’u yaşattılar bize, yol kazası dediler ama doğru değildi bu, 92’de ardında halkı bulamayan hainlere halk desteği verdiler…Sonra hainlerle pazarlığa giriştiler ve anlaştılar…”

***

“Şimdi size Demokrat Parti Genel Başkanı olarak tarihi bir sırrı açıklıyorum” diyen Zeybek anlatıyor:

“Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi kurucusu ve başkanı olarak görevimin başındayken, ABD büyükelçiliği siyasi müsteşarı beni ziyarete gelmek istediğini söyledi. Yanında heyetle geldi. Bana üniversiteyle ilgili sorular sordu, cevaplar verdim ama asıl geliş sebepleri başkaymış. O zaman AKP diye bir hükümet yoktu, 57. koalisyon hükümeti vardı. “AKP diye bir parti kurulursa nasıl olur” dedi. “İyi olmaz” dedim. “Biz onu destekleyeceğiz, siz de içinde var olur musunuz” diye sordu. ABD’nin ve onun siyasi müsteşarının kuracağı bir parti olacak ve sizin hemşeriniz Namık Kemal Zeybek de böyle bir partide yer alacak. Siz bunu kabul edebilir misiniz? ABD’nin ve onun arkasındaki, dünyayı sömürmek ve dünyayı yok etmek isteyen global kapital gücün, yani büyük şirketlerin kurdurduğu bir partiden bu ülkeye hayır gelir mi? Ben bu sırrı açıklamak için çok düşündüm. ABD ve yandaşları tarafından verilen bu görevle AKP iktidara getirildi. Artık bunu açıklasınlar ve verilen görevin ne olduğunu herkese duyursunlar.”

Türkiye’nin güneydoğusunda terörist devlet inşa edilmek istendiğini öne süren Zeybek, “Verdikleri görevlerden birisi de Türkiye’nin güneydoğusunda bir terörist devlet inşa etme görevi. AKP’nin gittiği yer, Türkiye’yi güneydoğudan koparmaktır, adım adım buna doğru gidiyor. Önce Türklük kavramını ortadan kaldırdılar. Bu hükümet gafildir, gaflet içinde bu oyunlara alet oluyor. Türkiye’yi bölünmeye, dağılmaya doğru götürüyor”

***

 Öcalan, İmralı’ya devleti temsilen geldiğini ileri sürdüğü heyetle görüşmeler yaptığını belirttikten sonra bununla ilgili şunları söylüyor:

“Biz heyetle görüşmelere başlarken ölümler, tutuklanmalar olmayacak diye anlaşmıştık. Ölüm de olmayacaktı, operasyonlar, tutuklanmalar da olmayacaktı, taş da atılmayacaktı. Ancak bunlara uyulmadı. Hükümet bu kadar gözaltı, operasyonlar yapıyor. Hükümet bunun açıklamasını yapmak zorundadır.

15 Haziran son tarihtir. 15 Haziran’dan sonra ya anlamlı bir müzakere dönemi başlar ya da büyük bir savaş başlar, kıyamet kopar. Her ikisi de çok büyük olur. Müzakere olursa büyük ve anlamlı bir müzakere olur, savaş olursa da büyük bir savaş olur. Her ikisi de büyüktür, anlamlıdır ve kutsaldır.

Benim buradaki koşullarım biliniyor. Mandela ‘ben özgür olmadan bir tek sağlam adım atamam’ demişti. Mandela’nın bu tavrı doğruydu. Ama ben bazı şeyleri yapmasam bu işi çözebilecek, yapabilecek kimse yok. Devlet kimseyi dikkate almıyor. 2005-2006’da ben çekilecektim ancak halkın ve siyasetçilerin talepleri, diyalog kurma talepleri oldu. Ben de dikkate aldım. Ancak kimse üstüne düşeni yapamıyor, benim burada söylediklerim de uygulanmıyor”

***

 Diyarbakır’da toplanan Demokratik Toplum Kongresi’nde (DTK) konuşan BDP’nin Van’da desteklediği bağımsız milletvekili adayı ve DTK Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk, felaketin eşiğinde olduklarını savunarak, kötü şeyler olacağını ileri sürdü.

Tuğluk, “Kürtler hükmünü vermiştir; çözüm AKP’ye rağmen gelişecektir. Kürtler’in bu anlamda sabrı da, tahammüle de bitmiştir. Devletle olmuyorsa, halkımız kendi demokrasisinin kuracak ve kurduğu bu sistem içinde yaşamasını bilecek kadar örgütlüdür. Bu statüsüzlük durumu daha fazla devam edemez. Mısır gibi mi olur, Suriye gibi mi bilinmez. Ancak, bir statü kazanılacak ve ne pahasına olursa olsun savunulacaktır” dedi.

***

 Van’ ın Başkale ilçesinin BDP’li Belediye Başkanı İhsan Güler’ in görevden alınmasına tepki gösteren BDP’ li milletvekili Özdal Üçer, “Onlar haksız ve hukuksuz kararlara imza atıyorlarsa biz de Kürt Halkı adına Türk Mahkemeleri’nin kararlarını hiçe sayıyoruz” dedi

BDP Van Milletvekili Özdal Üçer, daha sonra İçişleri Bakanlığı tarafından gelen görevden alınma kararını da yırtıp çöp kutusuna attı.

***

 

 Faki Tayran Parkı’nda bir araya gelen kalabalık, seçim bürosunun açılacağı Ahmed-i Hani Parkı’na kadar yürüdü. Burada açılışı yapılan seçim bürosunda tebrikleri kabul eden Aysel Tuğluk, daha sonra BDP’nin seçim otobüsü üzerinde halka hitap etti. Önemli bir seçim sürecinde olunduğunu belirten Tuğluk, “Ben hepinizi değerlerimiz için, şehitlerimiz için, tutsaklarımız için ve Sayın Abdullah Öcalan için mücadeleyi daha fazla yükseltmeye çağırıyorum. Gün mücadele günüdür, gün haksızlığa, hukuksuzluğa isyan etme günüdür, gün demokratik özerkliği inşa etme günüdür. Bunu birlikte başaracağız. Özgürlük halkımızın olacak. Barışı da kardeşliği de özgürleşip demokrasi mücadelesi vererek bizler değiştireceğiz. Ben size bunun sözünü veriyorum. Halkımın onurlu davası için, şehitlerimiz için, değerlerimiz için söz veriyorum, her zaman bağlı kalarak, halkımın yanında olarak, halkımın onurlu mücadelesinin sesi olmaya çalışacağım” şeklinde konuştu.
Daha sonra söz alan Van bağımsız milletvekili adayı Nazmi Gür ise, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ülkeyi babasının çiftliğiymiş gibi yönettiğini ileri sürerek, Van halkının buna cevap vereceğini söyledi. Gür, “Bu Hükümet’in ve bu Başbakan’ın bu ülkeye verebileceği hiçbir şey yoktur. Bu ülkenin bir bölgesinde oluk oluk kan akarken, bir bölgesi kan ağlarken İstanbul’da, Kayseri’de, başka bölgelerde ‘çılgın’ projeler peşinde koşuyor. Bizim de projemiz var. Bizim projemizin ismi ‘Demokratik özerklik’ projesidir. Kürt sorununun demokratik, siyasal çözümü için hiçbir projesi olmayan ve özellikle Kürt hareketinin PKK’nın ilan ettiği ateşkese rağmen askeri ve siyasi operasyonlarını durmadan sürdüren bu hükümete bu cevabı sizler 12 Haziran’da vereceksiniz, buna inanıyoruz” diye konuştu.
Yapılan konuşmaların ardından, parkın yanında bulunan Van Belediye Başkanlığına ait Su Kanalizasyon Müdürlüğü binasının penceresinde yüzü kapalı iki kişi tarafından PKK’yı simgeleyen büyük bir bayrak açıldı.

***

 AKP’nin Kürt açılımından cesaret alan ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın Türkiye’ye davet ederek övdüğü Şivan Perver, geçen yıl Komkar grubu tarafından düzenlenen Nevruz konserinde Kürtçe ve Türkçe olarak yaptığı konuşmasında:

“Türkler Nazi ruhlu ve faşisttir. Allah kahretsin Türk dilini, onları başımızdan defedelim” diyor.

***

 Devlete “hass.ktir” diyen Kürt Belediye Başkanı…

Devletin polisine tokat atan Kürt kadın milletvekili…

Abdullah Öcalan’ın doğum gününü, doğum yeri olan Şanlıurfa’nın Ömerli köyünde… Apo’nun büyük boy posteri ve PKK bayrakları altında, örgüt ve Apo lehinde sloganlar atarak kutlayan binlerce Kürt…

İstanbul’da bir gösteride Türk Bayrağı’nı indiren, Diyarbakır’da Atatürk Büstü’ne saldırıp, büste Öcalan posteri asan gösterici Kürtler…

… . . . .

Sayın Cumhurbaşkanı “Çok güzel şeyler olacak!” demişti.

DTP Eşbaşkanlarından Aysel Tuğluk “Çok kötü şeyler olacak” diyor.

 

Ben ise, “sözün bittiği yerdeyiz” diyorum.