TANZİFÂT İŞLERİ (Belediye Temizlik İşleri)
Geçmiş zaman olur ki…
TANZİFÂT İŞLERİ
(Belediye Temizlik İşleri)
(Son günlerde Niksar’ın eski belediye başkanlarından ‘iz bırakan’ isimlerin öykülerini yazıyorum. Çalışmalarım sırasında 1930’lu yıllarda Niksar Belediye Encümeni’nin aldığı kararları incelerken, ilgimi çeken, kentin tarihine ışık tutacak bazı kararları yeni nesil Niksarlılarla paylaşmak istedim. Namık Bilgin de: Ağabey bunları “Geçmiş zaman olur ki…” başlığıyla verelim deyince, bana da yazmak düştü.)
Tarih,1939 yılının ekim ayının 4’dü.
Niksar Belediye Encümeni Reis Hakkı Taşdelen’in (Tahmisçioğlu) başkanlığında toplantıda. Kâtip Üye Bedri Turhan, Muhasip Salim Turaçlı, Doktor Üye Niyazi Göv ve diğer üyeler Mehmet Bedenbaşı, Abdurrahman Erdem.
Konu, “Tanzifât işlerinin ıslahı” “Tanzifât” Arapça bir sözcük. Türkçesi “belediyece yapılan temizlik işleri”.
Karar sıra no:400
“Belediyemiz tanzifât daimi kadrosunun noksanlığı yüzünden mahallâtta (mahallelerde) lâyık-ı vechile (gereği gibi, yakışacak şekilde) temizlik yapılamamakta olduğu gibi, evlerden şuraya buraya rastgele süprüntü dökülerek bir çok sıhhi mahzurlar meydana gelmekte olduğundan tanzifât teşkilatının genişletilmek suretiyle kasabada esaslı bir surette temizlik işlerinin yapılmasına zarûriyyât (zorunluluk) hasıl olmuştur. Bu itibarla:
Mezbaha arabasında çalıştırılan attan istifade etmekle beraber yeniden bir at mübâyaasına (satın alınmasına) ve mevcut arabanın tamir ettirilerek kâfi gelmediği surette yenisinin alınmasına ve bunlara ait masarif bedellerinin (sarfedilen paranın) tanzifât daimi masarifi tertibinden (temizlik işlerine ayrılan paradan) sarfedilmesine ve tanzifât arabasının çarşu (çarşı) işlerini bitirdikten sonra mahallâtı (mahalleleri) gezerek evlerde biriktirilen süprüntüleri alarak derenin (herhalde Çanakçı Deresi kastdediliyor) en akıntılı mahallerinde (yerlerinde) suyun ceryanına (akıntısına) atılmak suretiyle imha olunmasına ve kasaba halkının da işağıdaki hususata riayete (aşağıdaki konulara uymasına) mecbur olduğunun ilân ettirilerek hilâfında (karşı yönde, zıddında) hareket edenler hakkında ahkâm-ı cezaiye(ceza hükümlerinin) tatbik olunmasına hep birlikte karar verildi.
1- Bilumum (bütün) dükkân, müessese ve evlerde ağzı kapaklı koku ve pislik neşretmeyecek (yaymayacak) vaziyette bir çöp (süprüntü) kutusu bulundurmak mecburidir.
2- Bu süprüntü kutuları belediye çöpçüsü her uğradıkça çöp arabasına teslim edilecektir.
3- Dere kenarlarına, meydan ve arsalarla boş yerlere ve kapu (kapı) önlerine ot, saman, gübre ve sair süprüntü dökmek yasaktır.
4- Belediye daimi tanzifat arabası (sürekli çöp arabası) ve arabacı beraberinde de bir yedek amele (işçi) olduğu halde her gün çarşu ve mahallâtta (çarşı ve mahallelerde) gezerek dükkân, müessese ve evlerde süprüntü biriktirilen kutuları sahiplerinden alarak arabaya boşaltacak ve derenin akıntılı mahallerinde suyun ceryanına vermek suretiyle imha edecektir.
5- Bilumum kasaba sakinlerinin (halkının) bu karar ve ahkâmına (hükümlerine) riayet etmeleri (uymaları) mecburidir (zorunludur).
6- Hilâfına (aksine) hareket edenler hakkında ahkâm-ı cezaiye ceza hükümleri) tatbik edilecektir.
Evet, karar burada bitiyor. Altında imzalar var.
Nereden nereye gelmişiz?
Çanakçı Deresi’ne bir göz atarsak, çöpleri imha konusunda hâlâ bu dereden faydalandığımız(!) ortada.
Sahi, Niksar’ın çöpleri ve kanalizasyon akıntıları şu anda nereye gidiyor acaba?