AKP’NİN PKK İLE DANSI
AKP’nin PKK ile dansı 2009 ya da 2010 yılında Norveç’in başkenti Oslo’da başlamış, ama Recep Tayyip Erdoğan tarafından şiddetle yadsınmıştı.
2011 yılı Haziran ayında internette yayınlanan ses kayıtlarıyla PKK ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti arasında görüşmeler yapıldığı, bu görüşmelerde MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın, yardımcısı Afet Güneş’in, KCK’lı Mustafa Karasu’nun, PKK’lı Sabri Ok’un, Kongra-gel Başkanı Zübeyir Aydar’ın ve eşgüdümü sağlayan bir İngiliz temsilcinin katıldığı savı ileri sürülmüştü.
Neden sonra Başbakan 2012 Eylül’ünde görüşmelerin MİT eski Müsteşarı Emre Taner zamanında başlatıldığını sonra Hakan Fidan ile devam ettiğini söylemişti.
30 Haziran 2012’de Leyla Zana da, Recep Tayyip Erdoğan’la yaptığı görüşmeden sonra, Oslo görüşmelerinin yeniden başlaması gerektiğini söylemişti.
***
19 Ekim 2009’da Kuzey Irak’tan gelen 34 PKK’lı terörist, büyük bir gösteri içerisinde, üzerlerinde PKK üniformalarıyla Habur sınır kapısından ülkeye serbestçe giriş yapmış, kendilerini karşılayan binlerce kişiyi arabalarının üzerinden selamlayarak Diyarbakır’a gitmişlerdi.
Hükümetin verdiği emir gereğince kendilerine hiç dokunulmamış, hatta Habur’da göstermelik mahkemeler kurularak bir yargı komedisi oynandıktan sonra hepsi serbest bırakılmıştı.
***
AKP artık, gizli gizli flört ettiği Kürt liderlerle, açıkça dansediyor.
Baş edemediği, boyun eğdiği, düşmandan çözüm için çareler diliyor.
İşe övgülerle başlandı.
Başbakanın siyasi danışmanı Yalçın Akdoğan’ın “Öcalan en önemli aktör” dedi.
Daha öncede Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Öcalan´ı “Öğrenci yurdundayken namaz kılan üç arkadaştan biri” olarak tanımlamıştı.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Abdullah Öcalan’ı kamuoyu nezdinde tek muhatap yapma kampanyasında yeni bir çıkış yaparak, büyükelçilere yaptığı kısa açıklamada (brifingde) “Öcalan, PKK için hala kült (tapınılan) bir lider” dedi.
Hakan Fidan’ın Abdullah Öcalan’la yaptığı görüşmelerden sonra, BDP milletvekilliği öncesi Öcalan’ın avukatlığını da yapan Ayla Akat Ata, Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve BDP Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş’tan oluşan bir heyet de İmralı’ya gitti.
Ancak bu sürece PKK’nın Kandil’deki elebaşı Karayılan ve PKK’nın Avrupa sorumlusu Zübeyir Aydar itiraz ederek kendilerinin de Apo ile görüşmeleri gerektiğini bildirdiler.
***
Yeni süreçte neler yapılacak?
En önemli öncelikler yeni Anayasa yapılacak değişikliklerle gerçekleşecek:
- Yeni Anayasa’ya Kürtleri memnun edecek bir vatandaşlık tanımı konulacak.
- Yeni Anayasa’da Türklüğü ön plana çıkaracak unsurlar olmayacak.
- Yeni Anayasa’da Yerel yönetimlere çok geniş yetkiler tanınacak
- Bir yasa değişikliğiyle KCK tutukluları ve PKK’lılar affedilecek.
- Kürtlerin yoğun yaşadıkları yerlerdeki okullarda tüm derslerin Kürtçe okutulması sağlanacak.
- AB’nin de istediği biçimde Avrupa Yerel Yönetimler Şartı kabul edilecek.
- “Kült Lider” Apo’ya bir şekilde özgürlük tanınacak. (Artık kendisine bir villa mı tahsis edilir yoksa başka bir şekilde mi rahat ettirilir, orasını bilemem)
Ve en önemlisi de atılan bu adımlardan ilerde geri dönülmeyeceği konusunda bir güvence verilmesi sağlanacak.
Bunlar kamuoyuna sunulan resmi bir bildirge değil.
Ancak basında ve kamuoyunda oluşan düşünceler böyle.
***
Türkiye bu noktaya nasıl geldi, nasıl getirildi?
Bu sorunun yanıtı, çözümün de nasıl olacağının yanıtıdır.
Türkiye’de hiçbir zaman etnik kökenli bir çatışma yaşanmadı.
600 yıllık bir devletin külleri üzerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşunda bu ülkenin tüm insanları görev aldı.
Bir ulus devlet olduğumuzun kanıtı olan 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nda tarif edilen “Müslüman olmayan azınlık” ifadesi, bu ülkede etnik bir ayırımcılığın olmadığının en büyük kanıtıdır.
1840’lı yıllarda Osmanlı’ya başkaldıran, Botan’da (bugünkü Cizre ve yöresi) beylik kurup, adına para bastıran Kürt Bedirhan Ailesi’nin çocukları bile Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda Atatürk’ün yanında yer alıp Türkiye Cumhuriyeti’nin önemli bakanlıklarında bulunmuşlardır.
Soyadını Atatürk’ün verdiği, iki dönem Milli Eğitim Bakanlığı yapmış, eğitimin birleştirilmesi (Tevhidi Tedrisat) gibi bir devrim yasasına imza atmış Vasıf Çınar Bedirhan Ailesi’nden biriydi.
Türkiye’nin ana sorunlarının altında yayılımcılığın (emperyalizmin) imzası vardır.
Özellikle, 1946 yılından sonra ülkemiz üzerine oynanan oyunların hepsinde ABD’nin parmağı olduğu gerçeği anlaşılmadan Kürt sorununun çözülmesi olanaksızdır.
Birçok kez, ABD’nin Ortadoğu’daki çıkarları projesinin eş başkanı olduğunu söyleyen birisinin yönetiminde bu sorunların çözülmesini beklemek büyük bir aymazlıktır.
Çünkü, Pentagon’da, ABD’nin çıkarları doğrultusunda çizilen yeni Ortadoğu haritasını yaşama geçirmeye çalışanlara yani ABD yayılımcılığına (emperyalizmine) karşı çıkıp, tam bağımsızlığı, onurlu bir yaşamı savunmadıkça, sorunlar bataklığından kurtulmamız olası değildir.
PKK ile dans eden AKP’yi ve onlara alkış tutan YCHP’yi Türk Halkı gönül üzgünlüğüyle (hüzünle) izlemektedir!