19 Şubat 2014

AVRUPA BİRLİĞİ BAĞIŞLARI

ile Hami KARSLI

            Bir arkadaş, “dilimize giren, kullanıla kullanıla birileri tarafından benimsenen yabancı sözcüklerin yerine Türkçelerini kullandığım zaman anlaşılamayacağım sanısına kapılıyorum” diye yazmıştı.

Ben bu düşünceye katılmıyorum. Elimden geldiği kadar, yabancı sözcük kullanmamaya özen gösteriyorum.

Avrupa Birliği’nin sözümona (güya) karşılıksız olarak verdiği paralar için genelde hep Arapça “hibe” sözcüğü kullanılıyor. Bu sözcüğün Türkçesi “bağış” tır!

***

            1995 yılından bu yana AB ile ilgili birçok yazı yazdım. Bu konuda özellikle ekonomi profesörlerinin makalelerini, Sayın Yılmaz Dikbaş’ın tuğla kalınlığındaki kitaplarını okudum. Bu kitaplarla ilgili tanıtma yazıları yazdım.

1995 yılında Tokat Söylem ve Yeşil Niksar gazetelerinde “Gümrük Birliği” başlığı ile yazdığım yazıda “Avrupa Birliği’ne tam üye olmadan bu birlikle ilişkilerimizi en akılcı biçimde nasıl yürütebiliriz? Biz mi Avrupa Birliği’ne gereksinim duyuyoruz (muhtacız) yoksa, iç pazar ve bölgesel ağırlığı nedeniyle AB mi Türkiye’ye gereksinim duyuyor?” sorusuna yanıt aramıştım.

Aslında bu sorunun yanıtını tüm ekonomistler çok net bir biçimde vermişlerdi:

“Tam üye olmadan, sadece ticari bütünleşme içinde olmak, AB tam üyelerinin belirlediği siyasal, akçasal (parasal), sosyal yeğlemeler (tercihler) doğrultusunda davranma zorunluluğu doğurur. Bu ise tam üye olmadan, tam üye gibi yükümlülük altına girmek anlamına gelir. Yani tek yanlı bağımlılık ortaya çıkar.”

            Aradan geçen 19 yıl, bu görüşü somut olarak doğruladı.

***

            Niksar gazetesinde çıkan bir haber nedeniyle Sevgili Ali Nejat Ağabey’den bir ileti aldım. Bu iletiyi çok önemsediğim için köşeme taşıyorum.

Ancak, kendisini tanımak ve dostluk kurmakla kıvandığım, çalışkanlığına, üretkenliğine, bilgeliğine hayranlık duyduğum 92 yaşındaki Sayın Ali Nejat Ölçen’i bir kez daha kısaca tanıtmak istiyorum. (Nejat Ölçen ve eşi Makbule Ölçen hakkında daha önceleri uzunca bir yazı yazmıştım)

“İstanbul Teknik Üniversitesi Su Kolu’nu 1946’ da bitiren Ali Nejat Ölçen, bir süre mühendis olarak çalıştı. 1960 yılında, askerlik görevini yaptığı sırada kurulmakta olan DPT’ye uzman olarak atandı. Bu örgütte onbir yıl çalıştı. DPT’nin Tetkik ve Tahlil Şubesi’ni kurdu, müsteşar müşavirliği görevinde bulundu ve Araştırma Dairesi Başkanlığı’nı yaptı. 1962 yılında Birleşmiş Milletler bursuyla Almanya’da Kiel Üniversitesi’ne ekonomi eğitimi için gönderildi. Burada yaptığı Minimum Maliyet Prensibi üzerindeki araştırması, uyandırdığı yankı üzerine 1965 yılında Weltwirtschaftliches Archiv’de yayınlandı. 1969 yılında Hacettepe Üniversitesi’nde matematiksel ekonomi dersinin öğretim görevlisi oldu. 14 Ekim 1973 seçimlerinde, CHP merkez kontenjanından İstanbul Milletvekili seçildi. 1976-1978 yılları arasında CHP Grup Başkanvekilliği yaptı.”

Nejat Ağabey “Niksar’da AB projeleri (tasarıları) hakkında halkımıza sunu” başlığını taşıyan bu iletisinde şunları yazıyor:

“Niksar gazetesinin 22 Ocak 2014 günlü yayımında yer alan Cumhuriyet Tarihinin En Büyük Projesi konulu yazı nedeniyle kimi sorunlara değinmeye gereksinim duydum.

O yazıda:

Niksar Entegre Su Projesi arkasından bir müddet tabi planlama süreci başladı ve 2013’ün Şubat ayı itibari ile sözleşme imzalandı ve biz de Mayıs 2013 itibariyle Çevre Bakanlığı’nın müsteşar düzeyindeki katılımıyla bir mutabakat zaptı ile projeye başlamış olduk. Niksar Belediyesi ile beraber  yaklaşık 21 belediyenin atık su çalışmalarını yürütecek çok büyük projedir. Yaklaşık 480 000 000 Euro’luk hibesi olan bir proje bütününden bahsediyoruz’ deniyor.

Ve Entegre Yatırım Projesi şöyle tanımlanıyor:

.100 km uzunluğunda kanalizasyon hattı.

.50 km.içme suyu hattı

.30 km.isale hattı

.10 km. yağmur suyu hattı

.Arıtma tesisi

.2 adet terfi istasyonu hattı.

Çevre Bakanlığı ile Niksar Belediyesi arasında “Mutabakat Zaptı” imzalanmış olduğu söyleniyor. Çevre Bakanlığı ile Niksar Belediyesi arasında imzalanan Mutabakat Zaptı’nın  Niksar halkına açıklanması yararlı olacaktır. Halkın desteği ancak böyle sağlanabilir. Avrupa Birliği’nin bugün geleceğine kuşkuyla bakıldığını belirtmeye gereksinim duyuyorum. Çünkü:

 

      1.Avrupa Birliği Karmaşık Yapıya Sahiptir:

 

Uluslararası kuruluşlar arasında en güvenilmez olanı  Avrupa Birliği’dir. O nedenle, Avrupa Birliğine karşıt görüşleriyle bilinen İngiltere’deki “Bağımsızlık Partisi”, Fransa’da “Ulusal Cephe” ve “Almanya için Alternatif” gibi kuruluşlar “daha az Avrupalılık” taleplerini yüksek sesle dile getirerek  Birlik çatısı altında  Euro karşıtı grup oluşturdular. ( www.ekovitrin.com/dunya/Avrupa-birligini..)

 

2.Birliğin “Avrupacı” Yapısına İçsel Tepkiler  mevcut:

 

Avrupa Birliğinde, yukarda değindiğim gibi “Avrupacılık” ilkesinden vazgeçilmesi artık yüksek sesle söylenir oldu.  Üye kabul etmesinde objektif ve dürüstlük temelinde hareket edildiği de söylenemez. Örneğin, Türkiye karşısına 35 dosyanın görüşülmesi türünde engel çıkarılırken, Ülkemizde  35 dosya üzerinde görüşme kararını sevinç çığlıklarıyla karşılanırken, o Birlik 2004 yılında Rum Kıbrıs Cumhuriyetini, ardından Çekoslovak, Estonya, Macaristan’ı, Letonya, Litvanya, Polonya ve Slovekya’yı ve hatta 404 bin nüfuslu Malta’yı üye olarak kabul etmiştir… Birkaç ay önce  2013 yılında Hırvatistan Avrupa Birliğinin üyesi oluverdi.

 

O Birlik üstelik Türkiye’ye karşı, uluslararası nezaket ve saygı kurallarını da hiçe saymaktadır. Örneğin, Birliğin bütçesine % 20.5 oranında en büyük katkıyı sağlayan Almanya’nın ünlü bir dergisinde;  Avrupa Birliğinin simgesi yazılı küçücük kulübenin önünde, içeri girmek için bekleyen üzerinde Türk bayrağı olan bir köpek resmi yer alırken, böylesi alçaklığa Türkiye sessiz kalabilmiştir. Bugüne kadar hiçbir ülke bu denli aşağılanmadı. O karikatüre ne iktidardan  ne muhalefet partilerinden  ve ne de basının ünlü yazarlarından tepki gelmedi. Avrupa Birliği bizi gücendirme hakkına sahip fakat biz onu gücendirmemeliyiz!

 

Ne yazık ki bu denli küçümsenmeye ve çıkarılan engellere karşın Türkiye Cumhuriyeti Devleti halâ AB’nin kapısını aşındırmayı sürdürüyor. Avrupa Birliği’nin dışladığı hangi ülke, Avrupa Birliği Bakanlığı adında bir bakanlık kurmuştur? Ve hangi ülke Avrupa Birliği’nin kapısı önünde bekletilirken, 700 sayfa tutarında Avrupa Birliği Müktesebatını Üstlenme Kararnamesi yayınlamış ve Avrupa Birliği’nin direktifleri ile karar alındığı, yasa hazırlandığı ifade edilmiştir?

 

3. NİKSAR’DA AB DESTEKLİ PROJELER  SORUNU:

 

Devlet Planlama Teşkilatı’nda  henüz Niksar’ı kapsamına alan AB destekli bir yatırım projesi karara bağlanmış değildir. Teşkilat Müsteşarlığ’ına yazılı başvurum karşılığında edindiğim bilgileri Niksar Halkı’yla paylaşmayı görev kabul ediyorum.  Halkımızın geleceğe ilişkin umutlarında düş kırıklığı yaratılmaması için  dikkatli davranmak hepimizin görevi olmalıdır. Niksar’ı da içine alan söz konusu projenin 2014-2020 dönemi için gerçekleşmesi tasarlanmakta. Ne var ki  yatırıma ilişkin mühendislik projeleri hazırlanmadan ve maliyet hesabı ortaya çıkmadan projenin ekonomik olup olmadığı anlaşılmadan hiç kimse o projeye sahip çıkamaz. O ekonomik hesapların tümüne “Fizibilite Raporu” deniyor. O raporu Avrupa Birliği uygun görür onaylarsa ancak o zaman  yaklaşık 40 milyon Euro olan bedelin %80’inın ödenmesine karar verecek? Ne var ki, Niksar’ı içine alan o projeler hakkında  Devlet Planlama Teşkilatı’nda henüz verilmiş bir karar ve başlamış bir inceleme mevcut değil. Edindiğim bilgi bu. Umarım söz konusu projelerin tümü ülkemizin mühendisleri tarafından hazırlanır ve yine umarım ki ekonomik olduğu ortaya çıkar ve yine umarım ki, AB projeyi onaylayarak kredinin kullanılmasında  pürüz ortaya çıkarmaz. Saygılarımla. 14.2.2014 Ankara. Dr.Ölçen”

Bir Niksar sevdalısı olan Sevgili Nejat Ağabey’in kaygılarına ben de aynen katılıyorum.