BİR TELEKOM ÖYKÜSÜ…
Gazetemizin, geçtiğimiz pazartesi günü çıkan sayısında okumuş olmalısınız, Tokat Telekom İl Müdürlüğü’nden gönderilen ve 54 Km.’lik yolu tam 85 günde katederek (!) elime geçen bir yazı vardı.
Bugün o yazıyla ilgili bir Telekom öyküsü anlatacağım.
Olay, 5 Aralık 2008 tarihinde, Niksar Kaymakamlığı vasıtasıyla Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığı’na verdiğim bir dilekçeyle başladı.
Dilekçemde –özetle- şunlar yazılıydı:
“31.10.2005 tarihinde Türk Telekomünikasyon A.Ş. Tokat İl Telekom Müdürlüğü ile bir ADSL abonman sözleşmesi imzalayarak ADSL hizmeti satın almaya başladım.
Ancak 17 Kasım 2008 tarihinde Türk Telekom A.Ş. Tokat İl Müdürlüğü’ne sunulmak üzere Niksar Telekom İşletme Şefliği’ne verdiğim bir dilekçe ile abonesi olduğum telefonumun iptal edilmesini ancak ADSL aboneliğimin devamını istedim. Çünkü, Türk Telekom benim yaptığım 16.26 YTL’lik bir aylık telefon konuşmamın karşılığı olarak benden tam 36 YTL almaktadır. Aylık ücret adı altında alınan 11.15 YTL’lik bir para aylık konuşma ücretime katılmakta, elde edilen tutar KDV matrahı olmakta bunun üzerine eklenen %18 KDV vergisi tekrar toplanmakta bunun üzerinden özel iletişim vergisi alınmakta ve konu Deli Dumrul öyküsündeki haraca dönüşmektedir.
Burada, adeta bir facia ve ihanet olarak yorumlanabilecek Türk Telekom özelleştirilmesi olayının tekrar hatırlanmasının konumuzla ilgili olduğu düşüncesindeyim.
2005 yılında, 30 milyona yakın abonesi olan Türk Telekom’un yüzde 55 hissesini, 12 milyar dolar üzerinden 6.6 milyar dolara satın alan Oger Telecom (Lübnanlı Hariri Ailesi), bu hissenin yüzde 35’ini, 22 milyar değer üzerinden 6.7 milyar dolara Suudi Telekom’a satmış, gazetelere yansıyan haberlere göre de 2007 yılı sonuna kadar 2 milyar dolar da kâr payı almıştır.
Ben kullandığım sabit telefon aracılığıyla, Türk Telekom’u satın alan yabancı şirketin beni –ve de tüm Türk Halkını- ekonomik olarak sömürdüğü düşüncesindeyim.
İşte bu nedenle 17 Kasım 2008 tarihli dilekçemde telefonumun iptalini ancak ADSL hizmetinin devamını istedim.
Tokat İl Telekom Müdürlüğü’nün dilekçeme verdiği TTŞ.4.60.00.01/6/ 36 sayılı tarihsiz(!) yanıtının, ikinci paragrafında“Şirketimiz (Türk Telekomünikasyon A.Ş) ülke genelinde telekomünikasyon sektöründeki GSM (mobil telefon) UMTH (uzak mesafe telefon hizmeti) ISS (internet servis sağlayıcısı) vb. şirketlerine alt yapı sunan ve toptan hizmet veren şirket konumundadır” denilmekte ve yanıt yazısına boş bir “TTNET ADSL Abonelik Sözleşmesi” eklenerek sanki Türk Telekomünikasyon şirketinin benimle önceden ve doğrudan yaptığı sözleşme yok sayılmakta ve yanıt yazısının son paragrafında ise “..müşteri ile imzalanan TT NET abonelik sözleşmesinin ilgili maddeleri gereği telefon hattının iptal edilerek ADSL hizmetinin devam ettirilmesinin imkanı olmadığını bilgilerinize arz ederiz(!)” demekteydi.
Halbuki;
1- Konunun uzmanı bilim adamları tarafından hazırlanan beş sayfalık “ADSL Raporu” ndan açıkça anlaşılacağı üzere , Türk Telekom, müşteri hizmetleri kayıt sisteminde ADSL hizmeti ile birlikte sabit telefon aboneliğini zorunlu olmaktan çıkarıp isteğe bağlı hale getirebilecek ve sadece ADSL hizmetini sunacak düzenleme yapabilecek teknik donanım, yazılım ve alt yapıya sahiptir.
2- Ben hiçbir zaman “TTNET ADSL Abonelik Sözleşmesi” adlı bir belge imzalamadım. Doğrudan Türk Telekomünikasyon A.Ş. Tokat İl Telekom Müdürlüğü ile karşılıklı imzalanan ADSL Abonman Sözleşmesi’nin hiçbir maddesinde bana verilen ADSL hizmetinin telefonum üzerinden yapıldığı veya yapılacağı belirtilmemiştir. Dolayısıyla telefonumun iptali bu sözleşmeyi bozmaz.
3- Kocaeli Valiliği Tüketici Sorunları İl Hakem Heyeti Başkanlığı’nın 5/4 karar no ve 12.03.2007 tarihli bu konuda verdiği bir kararda: “..Türk Telekom’un altyapısının sabit telefon olmadan da ADSL kullanımına müsait olduğu bildirilmiştir. Bu yüzden 4077 sayılı kanunun 5. maddesi gereğince bir mal veya hizmetin satışı başka bir mal veya hizmetin satın alınmasına bağlanamayacağından tüketicinin telefon hattının iptali talebinin haklılığına… oy birliği ile karar verildi” denilmektedir.
4- Kocaeli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla) verdiği 13.02.2008 karar örneğinde; Nevşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) verdiği 18.06.2008 tarihli karar örneğinde; ve yine İzmir 2. Tüketici Mahkemesi’nin 18.11.2008 sayılı karar örneğinde görüldüğü gibi “ADSL hattının telefon hattı kullanmaya mecbur bırakılmadan açılmasına” karar verilmiştir.
Sonuç olarak, Niksar Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’nin 4077 sayılı kanunun 5. maddesinin 3. paragrafında belirtilen “ bir mal ve hizmetin başka bir mal ve hizmetin satın alınmasına bağlı kılınamaz” hükmü gereğince; telefon hattımın iptali ile ADSL aboneliğimin devamına karar vermesini, saygılarımla dilerim” demiş ve bu dilekçeye toplam 18 sayfalık ek belgeler eklemiştim.
Niksar Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’nin verdiği 23 Şubat 2009 tarih ve 12 sayılı kararın hüküm kısmında aynen şöyle denmekteydi:
“Tüketicinin talebinin kabulüne, bilirkişi raporu ve 4822 sayılı kanunla değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 5. maddesi gereği; Tokat İli Telekom Müdürlüğü’nün 542 13 33 no’ lu telefon aboneliğini iptal ederek 1860009415 no ile ADSL hizmeti vermeye devam etmesine, bahse konu telefonun 17.11.2008 tarihinden itibaren sadece ADSL hizmeti için kullanıldığı dönemler için yansıtılmış sabit ücretlerin tüketiciye iade edilmesine, Tüketici Mahkemesi’ne itiraz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.”
Ben bu kararı 31 Temmuz 2009 tarihinde Telekom İl Müdürlüğü’ne göndererek, hiç konuşmadan ödediğim sabit ücretlerin iade edilmesini, aksi halde icra yoluyla tahsile gideceğimi bildirdim.
Birkaç gün sonra Türk Telekom A.Ş.’nin o günkü avukatı Erol Duyum bana telefon ederek “Kendisinin izinde olduğunu, bu paraların ödeneceğini, icraya başvurmamamı” söyledi. Ben kendisine, “burada önemli olanın para değil, bir haksızlığın tescil edilmesi olduğunu” ifade ederek icraya başvurmadım.
Ancak ben beklerken Erol Duyum’un, Tüketici Hakem Heyeti kararına, Tüketici Mahkemesi sıfatıyla Niksar Asliye Hukuk Hakimliği’nde açtığı dava ile itiraz ettiğini öğrendim.
Mahkeme, verdiği 08.07.2009 tarih 2009/226 sayılı kararla, Tokat İl Telekom Müdürlüğü’nün Avukatı’nın bu davasının reddine karar verdi.
Avukat Erol Duyum bu kararı Yargıtay’a taşıdı. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi
9 Kasım 2010 tarihinde verdiği 2010/14839 sayılı kararıyla Niksar Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Tüketici Mahkemesi sıfatıyla verdiği kararı oybirliğiyle onadı.
Bunun üzerine ben, tekrar Tokat Telekom İl Müdürlüğü’ne bir yazı yazarak sadece ADSL hizmeti için kullandığım ve 17 Kasım 2008 tarihinden sonra hiç kullanmadığım telefonuma gelen sabit ücretlerin tarafıma iadesini istedim.
Yüzde 55 hissesi Lübnanlı Hariri Ailesi’nin (Oger Telekom) ve Suudi Telekom’un olan bu şirketin Tokat İl Müdürlüğü’nün bana yazdığı ve gönderildikten 85 gün sonra elime teslim edilen yazı ise bir tutarsızlıklar manzumesi!
Bir defa yazı bana bir “ihtar” olarak gönderilmiş. “İhtar” uyarı demektir.
Okuduğu yasayı anlamayanların –veya anlamak istemeyenlerin- başkalarını uyarmaya hakları yoktur.
Altında Avukat Merve Çakır ve İl Telekom Müdür Vekili Erkan Yılmaz imzalı yazıda talebimin haksız ve hukuka aykırı olduğu kanaatine varıldığı belirtilerek:
“Tüketici Hakem Heyeti’nin verdiği karar, Tüketici Mahkemelerinde delil niteliği taşımakta, herhangi bir icrai hükmü ve bağlayıcılığı bulunmamaktadır” denilmektedir.
Bu imza sahipleri Bayan’la Bay’ın 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 4822 Yasayla değiştirilen 22/5 maddesini tekrar, altını çizerek ve anlayarak okumalarını tavsiye ediyorum. Bakın yasa ne diyor:
“Değeri beş yüz milyon liranın altında bulunan uyuşmazlıklarda tüketici sorunları hakem heyetlerine başvuru zorunludur. Bu uyuşmazlıklarda heyetin vereceği kararlar tarafları bağlar. Bu kararlar İcra ve İflas Kanununun ilamların yerine getirilmesi hakkındaki hükümlerine göre yerine getirilir. Taraflar bu kararlara karşı on beş gün içinde tüketici mahkemesine itiraz edebilirler. İtiraz, tüketici sorunları hakem heyeti kararının icrasını durdurmaz. Ancak, talep edilmesi şartıyla hakim, tüketici sorunları hakem heyeti kararının icrasını tedbir yoluyla durdurabilir. Tüketici sorunları hakem heyeti kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine tüketici mahkemesinin vereceği karar kesindir. Değeri beş yüz milyon lira ve üstündeki uyuşmazlıklarda tüketici sorunları hakem heyetlerinin verecekleri kararlar, tüketici mahkemelerinde delil olarak ileri sürülebilir.Kararların bağlayıcı veya delil olacağına ilişkin parasal sınırlar her yılın Ekim ayı sonunda Devlet İstatistik Enstitüsünün Toptan Eşya Fiyatları Endeksinde meydana gelen yıllık ortalama fiyat artışı oranında artar. Bu durum, Bakanlıkça her yıl Aralık ayı içinde Resmi Gazetede ilân edilir.”
Bu rakam 2009 yılı için 936.97 TL iken günümüzde 1000 TL’nin üstündedir.
Türk Telekom’un benden “sabit ücret” adıyla aldığı ve bana geri ödenmesi gereken ödentiler toplamı ise bu rakamın yarısı civarındadır.
Bana ihtaren(!) cevap yazısı gönderen Bayan Avukat, durumu bilmem anlatabildim mi?
Haftanın Sözü:
HAKKINIZI İSTEMEYİ BİLİNİZ.
YOKSA HAKKINIZLA BERABER
ŞEREFİNİZİ DE KAYBEDERSİNİZ.
Hz.Ali