12 Haziran 2013

KANDİL…

ile Hami KARSLI

(Mi’rac olayının yorumsuz öyküsü)

 

05 Haziran 2013 günü akşamı (Hicri Recep ayının 27. gününün akşamı) uzun süredir görmediğim bir arkadaşımla, yemek için bir lokantaya gittik.

Arkadaşım yemek arasında bir duble rakı istedi.

Lokantanın sahibi “Bu akşam kandil olduğu için içki vermiyoruz” dedi.

Kendisine bu kandil gecesinde ne olduğunu sorduğumda “Vallahi bilmiyorum. mübârek bir gece işte!” yanıtını verdi.

*

            Yemek sırasında üç kez telefonla arandım.

İlk arayan, yaşı 80 civarında olan ve kendisine “abla” dediğim bir hanımdı. “Kandilin mübârek olsun!” dedi.

Ben, “sağol” dedikten sonra “Abla, kandil ne demek” diye sordum. “Çok mübârek bir gece” yanıtını aldım.

İkinci arayan benden ikibuçuk yaş büyük olan ağabeyimdi.

“Kandilleşelim, diye aradım” dedi. Ona da sordum:

Kandil ne demek?

-Oğlum, sen Müslüman değil misin, mübârek bir gece işte!

Ağabeyim de kandilin ne olduğunu bilmiyordu.

Üçüncü arayan, yaşı benden küçük, çok yakından tanıdığım bir belediye başkanıydı.

O da kandilimi kutluyordu.

Sordum:

Kandil ne demek?

-Tövbe tövbe… yanıtını aldım. Üstelediğimde (ısrar ettiğimde): “Mübârek bir gece” dedi ve telefonu kapattı.

*

            Arapça “mübârek” sözcüğü “bereket” sözcüğünden üretilmiştir. Türkçe “verimli” demektir, “kutsal” anlamında da kullanılır.

Eve geldiğimde, bir zamanlar aynı okulda beraber çalıştığımız ilâhiyat fakültesi çıkışlı din dersi öğretmeni bir tanıdığıma telefon ederek, bu gece (Recep ayının 27. gecesi) neler olduğunu anlatmasını istedim.

İşte anlatılanlar:

 

“Hicri Recep Ayının 27. gecesi Miraç kandilidir.

            Mirac, Hz. Peygamber’in göğe yükselerek Allah’ın huzuruna (önüne, yanına) kabul edilmesi olayıdır.

            Mirac Kandili, hadislerde verilen bilgiye göre Hz. Peygamber, Kâbe’de Hatim’de ya da amcasının kızı Ümmühani binti Ebi Talib’in evinde yatarken Cebrail gelip göğsünü yardı, kalbini Zemzem ile yıkadıktan sonra içine iman ve hikmet doldurdu. Burak adlı bineğe bindirilerek Beytü’l-Makdis’e (Kudüs) getirildi.

             Burada Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa ve diğer bazı peygamberler tarafından karşılandı. Hz. Peygamber imam olarak diğer peygamberlere namaz kıldırdı.

            Hz. Peygamber, Beytü’l-Makdis’te kurulan bir Mirac’la (merdivenle) ve yanında Cebrail olduğu halde göğe yükselmeye başladı. Göğün birinci katında Hz. Adem, ikinci katında Hz. İsa ve Yahya, üçüncü katında Hz. Yusuf, dördüncü katında Hz. İdris, beşinci katında Hz. Harun, altıncı katında Hz. Musa ve yedinci katında Hz. İbrahim ile görüştü.

             Cebrail ile birlikte yükseliş Sidretü’l-Münteha’ya (gökyüzünde bulunan ve ötesine hiçbir canlının geçemeyeceği bir ağaç)  kadar sürdü. Cebrail, “Buradan bir parmak ucu ileri geçecek olursam yanarım” diyerek Sidretü’l Münteha’da kaldı.

            Hz. Peygamber buradan itibaren Refref adlı başka bir binekle yükselişini sürdürdü. Bu yükseliş sırasında Cennet ve nimetlerini, Cehennem ve azabını müşahede etti(gözlemledi). Sonunda Allah’ın huzuruna kabul edildi. Kendisine ümmetinden(Müslümanların tümü) Allah’a eş  koşmayanların (şirk) Cennet’e gireceği müjdelendi, Bakara suresinin son ayetleri verildi ve beş vakit namaz farz kılındı.

            Yeniden Refref ile Sidretü’l-Münteha’ya, oradan Burak’la Kudüs’e, oradan da Mekke’ye döndürüldü.”

***

            Ben aslında din dersi öğretmeni arkadaşın bu anlattıklarını biliyordum. Hatta daha fazlasını…

Hz. Muhammed’in, Tanrı katından, “Müslümanların 50 vakit namaz kılması buyruğuyla (farzıyla) dönerken Hz. Musa’nın uyarmasıyla tekrar tekrar Tanrı katına döndüğü ve sonunda 50 vaktin 5 vakte indiğini…

Hz Muhammet döneminde, “mübarek geceler” için kutlamalar yapılmadığını bu nedenle günümüzde yapılan kutlamaların sonradan türeme (bid’at) olduğunu…

Ve “kandil gecesi” söyleminin Osmanlı hükümdarı ll. Selim (Sarı Selim, Sarhoş Selim de denilir) döneminde, -kutsal gecelerde- camiler aydınlatılıp minarelerde kandiller yakılarak kutlandığı için bu gecelere kandil geceleri dendiğini…

1382 yıl (*)sonra, yani 2013 yılında tekrar anımsatayım istedim o kadar!

 

 

(*) Çok kesin olmamakla beraber Hz. Muhammet’in 571 yılında doğduğu, 40 yaşında yani 611 yılında peygamber olduğu, 622 yılında hicret ettiği ve 632 yılında da 63 yaşında öldüğü bilinir. Yaygın inanış, Mirac’ın hicretten bir yıl önce yani 621 tarihinde olduğudur.