20 Şubat 2012

QUO VADİS YCHP?

ile Hami KARSLI

             Quo vadisTürkçe‘ye “Nereye gidiyorsun?” olarak çevrilebilecek Latince bir cümle.

Aynı soru cümlesi İngilizce “Where are you going?”  şeklinde söylenir.

Ben bu sözü ilk önce,  1955 yılında Tokat’ta bir açık hava sinemasında, aynı adı taşıyan bir filmde duymuş sonra da filme konu olan Henryk Sienkiewicz’in o ünlü romanını okumuştum. Kitapta, İmparator Neron’un zulmünden kaçan Havari Peter, yolda İsa peygamberle karşılaşır. Ona “Quo Vadis?” der. O da “Roma’ya yeniden çarmıha gerilmeye gidiyorum. Çünkü sen, benim kurtaracağım insanları bırakıp kaçıyorsun” yanıtını verir.

*

Ben CHP’li bir aileden geliyorum. Oy kullanmaya başladığım tarihten itibaren, katıldığım genel seçimlerde oyumu genellikle CHP’ye verdim.

Ancak, Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olmasından, O’nun uygulamalarından ve CHP’nin adının Yeni CHP olarak söylenmesinden sonra aklıma takılan onlarca soruyu şimdiye kadar yazdığım birçok yazıda ilgililere sormama karşın kimseden en ufak bir yanıt almadım.

YCHP Tokat örgütünün ve YCHP’nin Tokat’tan çıkarabildiği tek milletvekili Sayın Orhan Düzgün’ün bu yazıları okumamış olmaları olanaksız diye düşünüyorum.

Sonradan aklıma geldi, acaba Türkçe’nin yerine başka bir dil kullansam sorularıma yanıt alabilir miyim, diye düşündüm.(!)

Bu yüzden YCHP’ye Latince ve İngilizce olarak ta “Nereye gidiyorsun” diye sormak gereğini duydum.

*

            Artık, söylemleri ve uygulamalarıyla açıkça Atatürk Karşıtları Partisi olan  AKPkurulduğu 14 Ağustos 2001 tarihinden bugüne kadar girdiği tüm seçimlerde oy oranını artırmıştır.

Partinin, 03 Kasım 2002’de 10,848,704;  22 Temmuz 2007’de 16,327,291; 12 Haziran 2011’de de 21,399,082 oy aldığını görüyoruz.

Bir karşı devrim partisi, Anayasa Mahkemesi tarafından, 1’e karşı 10 oyla irticaî faaliyetlerin odağı olduğu tespit ve tescil edilen bir parti böylesine yükselirken,

9 Eylül 1923’te Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan, Atatürkçü ve sosyal demokrat siyasi görüşünü benimsemiş olan bir siyasi partinin, yani CHP’nin durumu nedir?

CHP 2002’de 6,114,843; 2007’de  7,300,234; 2011’de ise 11,155,972 oy almıştır.

Yani rakamlara bakılırsa, neredeyse AKP’nin yarısı kadar!

Yapılan çeşitli kamuoyu yoklamalarında, bugün seçim olsa AKP’nin %54ler, YCHP’nin de %20 ler civarında oy alacağı belirtiliyor.

Artık, CHP’lilerin –ve de YCHP’lilerin– başlarını ellerinin arasına alıp neden böyle olduğunu iyice düşünmeleri gerekmez mi?

*

            Bir siyasi partiyi, nitelikli yapan, sadece o partinin programı ve tüzüğü değil, o partinin yönetimindeki nitelikli insanların uygulamaları, davranışları, sözleridir.

Hele de günümüzde emperyalizmin büyük çıkarları için en önemli bölge olan Türkiye’de bir siyasi parti yönetiminin emperyalizme nasıl baktığı büyük önem taşır.

Yurdumuz coğrafi yapısı ve stratejik durumu nedeniyle, sadece şimdi değil çok eski zamanlardan beri emperyalizmin ilgi odağı olmuştur.

İktidar partisinin artık ABD’nin güdümünde hareket ettiğini birçok uygulamasıyla açıkça biliyoruz, görüyoruz. Özellikle komşularımızla olan dış politikada izlenen çizginin Türkiye Cumhuriyeti’ni nereye götürdüğünü tüm eli kalem tutan namuslu aydınlar yazıyor, söylüyor.

ABD’nin Truman Doktrini ile ülkemize girdiği 1947 yılında ben ilkokul öğrencisiydim.1950’li yıllarda ve sonrasında, yurdumuzun nasıl Amerikan emperyalizminin uygulamalarına sahne olduğunu bizzat yaşadım. Özellikle ulusal olması gereken eğitimimizin nasıl ulusallıktan uzaklaştırıldığını, öğretim kurumlarındaki izlencelerin nasıl yabancı –özellikle Amerikalı uzmanlara- hazırlattırıldığını gördüm. Türkiye’yi “Küçük Amerika” yapmak isteyen politikacıların hainliklerine şahit oldum.

Paul Wolfowitz,  Dick Cheney, Donald Rumsfeld, Abramowitz gibi teorisyenlerin ABD’yi dünyanın tek egemen gücü yapma konusunda neler söylediklerini, neler yaptıklarını ve ülkemizdeki satılmış işbirlikçi güruhun bunların emirlerini nasıl yerine getirdiklerini, bu ülkenin tüm yurtsever insanlarıyla beraber, acıyla izledim.

*

            Kötünün, küresel emperyalizm tarafından nasıl “iyi” kılıfına sokularak, Atatürk Cumhuriyeti’nin yok edilmesi için kullanıldığını görmeye devam ediyoruz.

2011 seçimleri öncesinde YCHP Seçim Bildirgesi’nde (sayfa, 126) ABD’ye “Biz size AKP’den daha çok ve daha iyi hizmet ederiz” dercesine şunları yazıyordu:

“Türkiye’de artış gösteren Amerikan karşıtlığını dengelemek için Türkiye ile ABD arasında öğrenci, işadamı, yerel yöneticilerin değişimi, ortak kültürel ve sanatsal etkinlikler düzenlenmesi gibi  toplumsal güven artırıcı önlemleri hayata geçireceğiz.” “ABD ile stratejik ve askeri ilişkilerle sınırlı olmayan, dengelenmiş, ekonomik ve kültürel etkileşime açık yeni ve çağdaş bir ortaklık tesis edeceğiz”

 Bugün yayımlanan Wikileaks belgelerinde, ABD’nin Türkiye’yi nasıl etkilediğini açıkça görüyoruz.

TESEV’in 183. sıradaki kurucu üyesi olan Kılıçdaroğlu’nun yönetimindeki YCHP, ABD’ye, ülke içindeki gerici ve bölücülere verdiği ödünlerle oy alacağını zannederken, asıl kendi seçmenini de küstürdüğünün farkında bile değil!

YCHP, seçime ikibuçuk ay kala, ABD’ye Genel Başkan Yardımcıları Osman Korutürk, Umut Oran, Faik Öztrak ve Gülsün Bilgehan, bir de eski Washington büyükelçilerinden Faruk Loğoğlu’dan oluşan bir ekip göndermişti.

CHP 2002′den beri ilk kez Washington’da boy gösteriyor ve Genel Başkan Yardımcısı Korutük, ABD yetkililerine şöyle diyordu: “CHP bugüne kadar hep ulusalcı, AB ve ABD karşıtı algılandı. Ama biz YENİ CHP’yiz, dünyaya açığız. Her yere gidiyoruz, herkesle temasa açığız. Türkiye’deki hükümete alternatif olduğumuzu söylemek için her yere gideceğiz. ABD ile sorunlu geçen son 10 yılın ardından yeni bir ilişki geliştirmek istiyoruz.”

YCHP, bu ziyaretten 7 ay sonra Amerika’ya bir ekip daha gönderdi. Bu ekipte YCHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu’nun yanısıra, partinin diğer genel başkan yardımcılarından Faik Öztrak, YCHP İstanbul milletvekili Umut Oran ve YCHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan’da vardı. Programlarının yoğun olduğunu, Washington ve New York’ta 40 civarında temaslarının olacağını belirten Faruk Loğoğlu, Kongre, yönetim, düşünce kuruluşları, mali ve ekonomik çevreler, lobiler ve Türk toplumuyla temaslarda bulunacaklarını ifade etti.

Emperyalizme, “Ben size daha iyi hizmet ederim” anlayışıyla yaklaşan YCHP, QUO VADİS?

 

(Bir not: CNN-Türk’te Hande Fırat’ın “Yargı ve Emniyeti Cemaat ele geçirdi deniliyor, siz buna katılıyor musunuz?” sorusuna Kılıçdaroğlu, “Hayır katılmıyorum.” Yanıtını vermişti. Cemaatten bir gurup, Kılıçdaroğlu’na, bu sözü için teşekkür ziyareti yaptı. Acaba Kılıçdaroğlu, bu cemaatin, özellikle Amerika’da yaşayan liderlerinin, emperyalizmin kuklası olduğunu bilmiyor mu dersiniz?)