“SENİN KİTABIN, BENİM DE KİTABIM OLSUN!”
Çalışma masamın üzerinde bir çağrı yazısı (davetiye) var.
Akare Fuarcılık A.Ş. Genel Müdürü Emrah Köknar imzalı çağrılığa “Saklama, bağışla! Senin kitabın benim kitabım olsun” başlığı altında şunlar yazılmış:
“Akare Yurtdışı Eğitim Fuarları, sosyal sorumluluk projesi kapsamında, Niksar Çimenözü Köyü, Aysel Nadide Başar Yatılı Bölge Okulu’na kurulacak kütüphanenin açılışına katılımınız bizi onurlandıracaktır.”
Katılamadığım için üzüntü duyduğum bu kitaplık açılışı, beni hem heyecanlandırdı hem de ülkemizde kitaba verilen değer konusunda tekrar düşündürdü.
Sevdiğim ve yakınım olan bir ailenin çocuğu olan 33 yaşındaki Emrah’ı en son Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde okuduğu yıllarda görmüştüm.
Daha sonra Facebook’ta kurduğu ve “Niksarlılar Sosyal İletişim Platformu” adını verdiği izlencesinde adını duyuran Emrah, güleryüzlü, girişken ve zeki bir genç!
2014 yılı Türkiyesi’nde bir kitaplık kurulmasına öncülük etmesi, onu benim gözümde daha da değerli kıldı!
***
Bilim adamları, insanların kişiliğini belirleyen dört önemli etkenden birisinin “eğitim” olduğunu söylerler.
Yaşamımızda eğitim, sadece okulda öğretmenin, evde anne-babanın verdikleriyle sınırlı değildir.
Eğitim yaşam boyu süren bir yolculuktur.
Bu yolculukta en önemli araç ise kitaplar, kitaplıklardır.
***
Ülkemiz insanı –özellikle Adana yöresinde- “kitapsız” sözcüğünü bir sövgü (küfür) olarak algılar, kullanır. Gerçi orada güdülen erek (kasıt) , sadece kutsal kabul edilen kitaptır ama yine de bu algılama, güzel bir algılamadır.
Mark Twain, “Kitap okumayan bir kimsenin, okuma yazma bilmeyene karşı bir üstünlüğü yoktur” diyor.
Ne kadar doğru bir söz!
Nobel ödüllü bir yazarımız, bir romanına “Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti” tümcesiyle başlıyor.
Bu yazarın birçok konudaki düşüncelerine katılmasam da, bu tümcesine aynen katılıyorum.
Çünkü kitaplar bizim yaşamımızı daha iyiye, daha güzele değiştiren en önemli araçlardır.
***
Türkiye’deki evlerin yüzde 40’ında 10’dan daha az kitap olduğunu;
100’den fazla kitabı olan ev sayısı yüzde 5’lerde kaldığını;
Anne ve babaların sadece yüzde 22’sinin okul öncesi çocuklarıyla kitap okuduğunu, yüzde 25’inin hiç okumadığını, yüzde 53’ünün bunu arada sırada yaptığını;
Ülkemizde 1 kitaplığa karşın 536 kahvehane olduğunu;
Bu konuyla ilgilenen ve bir araştırma kurumu olan Uluslararası Eğitim Başarıları Değerlendirme Kuruluşu’nun (IEA) yaptığı sormacada (ankette), Türk halkının kitapla arasının iyi olmadığını ortaya koyduğunu biliyor muydunuz?
Demek ki Adanalı külhani(*)doğru söylüyor:
Biz kitapsız bir milletiz!
***
Bir eğitim sendikasının araştırmasına göre, Japonya’da toplumun yüzde 14’ü, Amerika’da yüzde 12’si, İngiltere ve Fransa’da yüzde 21’i düzenli kitap okurken Türkiye’de yalnız binde 1 kişi kitap okuyor.
Türkiye’de 2009 yılı sayımlarına göre 45’i çocuk, 14’ü yazma eser, 55’i gezici, 1038’i karma-yerleşik olmak üzere toplam 1152 kitaplık olmasına karşın, Almanya’da 10531, İngiltere’de 4620, İspanya’da 5209 kitaplık bulunuyor.
Ne acıdır ki, ülkemizdeki kitaplıkların 52’si çeşitli nedenlerle kapalıdır.
Türkiye kitaplıklarında 13 milyon kitap olmasına karşın, Bulgaristan’da 46 milyon, Rusya’da 739 milyon, Almanya’daki kitaplıklarda 104 milyon kitap vardır.
Türkiye kitaplıklarındaki üye defterlerine yazılı kişi sayısı 500 bini bulmazken, İran’da 7 milyon, Fransa’da 16 milyon, İngiltere’de 35 milyon kitaplık üyesi bulunmaktadır.
Almanya’da halk kitaplıklarında çalışan kitaplıkçı (kütüphaneci) sayısı 8337, Fransa’da 7088, İngiltere’de 6978, İspanya’da 3794 Türkiye’de ise sadece 333 kişidir.
Yapılan araştırmalar, verilen sayılar, Türkiye’nin kitap okuma konusunda çoğu Afrika ülkelerinin bile gerisinde kaldığını gösteriyor.
Biliyoruz ki, bilimde ileri gitmiş ülke olmakla, zengin kitaplıklara sahip ülke olmak arasında doğrudan bir ilişki vardır.
Yine biliyoruz ki, toplumların sömürülme durumlarıyla, bilgili ya da bilgisiz olmaları arasında çok belirgin bir ilişki vardır.
Bu nedenle Niksar’da yeni bir kitaplık açılmasına öncülük ettiği için, Sevgili Emrah’ı tekrar kutluyor, bir Niksarlı olarak kendisine, içtenlikle “sağolasın” diyorum.
(*) Bir hamamın suyunun ısıtıldığı yere külhan denir. Eskiden buralarda yatıp kalkan kabadayılığa özenen kişilere külhanbeyi veya külhani denilirdi.
Saygın Öğretmenim
Yayınlanan betik (kitap) sayısı, bunları okuyanların sayısı, betikliklerin sayısı, ülkelerin, ulusların kalkınmışlıklarına ilişkin en önemli göstergelerden biridir, kuşkusuz. Bu anlamlı yazınızı okuyunca, yalnızca okumanın değil, okunan betikleri paylaşmanın da gerekliğini duyumsadım.
Bu nedenle, okuduğum, betikliğimde bulundurduğum, biriktirdiğim tüm betiklerimi, okumaya istekli öğrencilere paylaştırmaya karar verdim. Paylaşılmayan bilgi gibi, paylaşılmayan betiklerin de topluma, kişilere yararlı olmadığını bana -bize- anımsattığınız için, size çok teşekkür ederim. Sağ olun, gönenç içinde kalın!
Öğrenciniz Tarık Konal