“TÜRKİYE İÇ SAVAŞ EŞİĞİNDE”
İnsan, çoğu kez bir olayın içinde yaşarken, o olayın boyutlarını kavrayamıyor.
Kim bilir, belki de o olayı hazırlayanlar (tezgâhlayanlar) geliştirdikleri algı yönetimiyle, insanların o olayı kavramalarını ya yok ediyorlar ya da geciktiriyorlar.
Egemenlerin algı yönetiminin etkisinde kalmayacak bir bilince sahip olanlar ise, ülkelerinde neler olup bittiğini, bunların nedenlerini, niçinlerini iyi biliyorlar.
Bugün 93 yaşının içinde olan Sevgili Ali Nejat Ölçen Ağabey de büyük bilgi birikimi ve deneyiminin sağladığı bilinçle ülkemizde neler olup bittiğini çok açık bir şekilde görüyor, gösteriyor.
Bilindiği gibi kamuoyunda “PKK Paketi”, “Açılım Yasası”, “Çözüm Paketi” veya “PKK’yı Yasallaştırma Yasası” olarak bilinen yasa tasarısı, 37 karşı oya karşın 237 oyla “Terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesine dair kanun” adıyla kabul edilmişti.
Bu konuda bir yazı yazmayı düşünürken e-postama Nejat Ağabey’in aşağıdaki yazısı geldi. Kendisinden telefonla izin isteyerek, yazıyı köşeme koyacağımı söyledim. Her zamanki gibi, gülerek: “yazılarımı istediğin gibi kullanabilirsin” yanıtını verdi.
***
“10.7.2014 günü TBMM’de kabul edilen 6551 sayılı yasa ile terörün önleneceği varsayımı yanlıştır, toplumu aldatmak, kandırmaktır.
Aslında, 6551 sayılı yasayla, Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı savaşa girişmiş
ABD’nin milis gücü olan PKK, artık terör örgütü değildir.
Bu yasa ile AKP iktidarı, yapacağı görüşmeleri yasallaştırmayı amaçlamaktadır.
Yasanın 2‘nci maddesi Bakanlar Kurulu’na “yurt içinde ve yurtdışındaki kurum ve kuruluşlarla temas, diyalog, görüşme yapılmasına karar verme yetkisi” tanıyor ki, en sakıncalı olanı da budur.
Üstelik 4’ncü maddenin 2’nci bendi, terörü sona erdirme ve toplumsal bütünleşmeyi güçlendirici (yasanın tanımı böyle) görevi üstlenen kişilerin hukukî, idarî veya cezaî sorumluluğu olmayacağı koşulunu getirerek Anayasa’nın 125’nci maddesini ters yüz ediyor.
Çünkü, 125’nci madde, İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğunu hükme bağlamıştır.
Anayasa’nın 125’nci maddesiyle görevi kötüye kullanmayı yargı kararına bağlayan bu koşulunu hükümet, kendi yetki alanı içine alarak Anayasa’yı tahrip etmektedir.
PKK’nın kanlı eylemleriyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne kalkışması; vergi alan, yargılayan, ceza veren, denetim yapan yetkilerle kendisini donatması açıkça isyandır.
Anayasa’nın “şiddete karşı önlem getiren olağanüstü hal ilanı” hükmünü öngören 120’nci maddesini AKP iktidarı yok saymakta, bilerek ya da bilmeyerek ve belki de BOP eşbaşkanlığının gereği olarak kabul etmektedir.
6551 Sayılı Yasa’nın 2’nci maddesinin (e) bendi, hükümete ” mevzuat çalışması yapma” yetkisini de vermektedir ki, TBMM varken hiçbir hükümet, mevzuat çalışmasını TBMM’nin kararı olmaksızın yürürlüğe koyamaz.
Yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu Kararı (yani Kararnameler de)Anayasaya aykırı ve yargıya kapalı olamaz.
AKP iktidarı Anayasa’nın 117’nci maddesinden de kaçınmakta, PKK’nın özerklik talebini gerçekleştirmeyi amaçlayan ve ‘devlet + ulus’ bütünselliğini yok edecek olan bu yasayı “toplumsal bütünleşmeyi güçlendirme”aldatmacasıyla asıl amacını gizlemeye çalışmaktadır.
Amaç belli, PKK ile pazarlığı yasallaştırmak, suç olmaktan çıkarmak!
Toplumsal bütünleşmeyi güçlendirme aldatmacasının vatana ihanet ile sonuçlanacağının nasıl farkında olmayabilir!
Oysa, Anayasanın 117’nci maddesine göre Millî güvenliğin sağlanmasında ve Silahlı Kuvvetler’in yurt savunmasına hazırlanmasında, Türkiye Büyük Millet Meclisine (yani ulusumuza) karşı, Bakanlar Kurulu sorumludur.
AKP iktidarı ya da AKP’nin BOP eşbaşkanlığı 6551 ile Anayasa’nın bu hükmünü de görmezden gelmekte, yok saymaktadır.
Ulusumuz, var olabilmek için, aşağıda kısaca özetleyeceğimiz, gerçeği gören ve önlemini alan bir siyasal iktidarı yaratma göreviyle karşı karşıdır.
SONUÇ:
1.PKK terör örgütü değildir. ABD’nin BOP projesinde görev alan milis gücüdür.
2.AKP iktidarı BOP eşbaşkanlığını üstlenerek ülkemizde Türk-Kürt Ilımlı İslam Federasyonunu kurmayı amaçlamıştır.
Turgut Özal Başbakan olduğunda kardeşi Yusuf Bozkurt Özal’ı Devlet Planlama Teşkilatı müsteşarı atayarak, hazırladıkları Millî Kültür Raporunda (1983) bu tasarımı bir ‘yönerge’ olarak bütün kamu kuruluşlarına iletmişti. İnanılması güç, Ekonomik Kalkınma plan ve programlarını hazırlamakla görevli DPT’de o raporun 545’nci sayfası bakınız, devlete hangi görevi vermişti:
“Vakit geçirmeden Türkiye’nin din haritasının çıkarılması için devlete düşen her türlü tedbir alınmalıdır.”
Neden?
Çünkü o rapor, insanı ve onun manevi ihtiyaçlarını merkez alan bir kültür meydana getirilmesini, koşul görüyordu.
30 yıl sonra AKP iktidarı o gerici kültürü oluşturmanın çabası içinde.
Açıkçası:
AKP iktidarı, o rapordaki öngörüleri BOP ile örtüştüğü için üstlenmiştir..
6551 sayılı yasa bu menhus tasarımın gerçekleşmesinin aracı olacak.
Çünkü temeldeki amaç ulus’u ümmete dönüştürmektir. Bunu da ‘Türk + Kürt İslam Sentezi’ sağlayacak…
Türkiye Cumhuriyeti Devletine o Devletin Misak-ı Millî sınırlarına, o sınırların kuşattığı vatan bildiğimiz toprağımıza ve ulusal bütünlüğümüze sahip çıkmanın gücünü yeniden yaratmalıyız.
3.TBMM’de yurtsever, ‘devlet + millet’ bütünselliğini Misak-ı Millî sınırlarımız içinde korumayı amaç edinmiş 110 milletvekili çıkmadığına göre bu vebalin karanlığı onların olacaktır.
4.PKK’nın eylemleri terör sınırını aşmış fiilî başkaldırıya dönüşmüştür.
Bugüne kadar hiçbir devlet başkaldırıyı silah kullanmadan çözebilmiş değildir.
Ülkemiz bir iç savaşın eşiğindedir.
Ulusumuz Türkiye’mizde var olma sorununu yaşamaya başlamıştır Bu sorunu çözecek bir siyasal iktidarı yaratma göreviyle karşı karşıyayız.”
Sevgili Dr. Ali Nejat Ölçen Ağabey yazısını -tüm yurt sorunlarını işleyen diğer yazıları gibi- “Böyle biline, çare buluna” diye bitirmiş.
Ben umarın (çarenin), yayılımcılığa (emperyalizme) ve onların yerli işbirlikçilerine karşı Ulusça verilecek bir savaştan geçtiğini düşünüyorum.