YAPMADIKLARINDAN SORUMLU OLMAK!.
“Uyuyamayacaksın
Düzelmeden memleketin hali
Düzelmeden dünyanın hali
Gözüne uyku giremez ki…
Uyuyamayacaksın
Bir sis çanı gibi gecenin içinde
Ta gün ışıyıncaya kadar
Vakur,metin,sade
Çalacaksın.”
Melih Cevdet Anday
Genelde insanı yaptıkları olumsuz işlerden dolayı sorumlu tutarlar.
Örneğin bir katil,bir hırsız,bir dolandırıcı yaptıkları işlerden sorumludurlar.
Peki,diyelim ki, bir ilkyaz günü, deniz kenarında bir bankta oturmuş gazete okuyorsunuz. Orada oynamakta olan küçük bir çocuk denize düştü. Çırpınıyor, boğuldu, boğulacak!.. Bu olayı gören siz, son derece üzülmekle beraber, çocuğu kurtarma konusunda hiçbir girişimde bulunmuyorsunuz. Devletin yasaları da sizi bu konuda sorumlu tutmuyor. Şimdi siz, vicdanı rahat, kendini bu üzücü olaydan sorumsuz gören birisi misiniz?
Orman içinde piknik yapıyorsunuz. Çevrenizde sizden kaynaklanmayan bir yangın çıktı. Siz, ormanın yanmasına üzülmekle beraber, yangını söndürme konusunda bir çaba göstermiyorsunuz. Şimdi sizin ormanın yanıp kül olmasında bir sorumluluğunuz yok mu?
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün…
Bence insan,yaptıklarından daha çok yapmadıklarından sorumludur.
“Yapamadıklarından” demiyorum, “yapmadıklarından” sorumludur diyorum.
Tekerlekli sandalyesinde oturan bir felçli elbette ki denize düşen çocuğu kurtaramaz, çevresinde çıkan yangını söndüremez. Kaldı ki, onun bile yapabileceği bir şeyler vardır.
***
Bugün Türkiye’nin siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik tablosuna bakıp ta kılı bile kıpırdamayan sessiz bir kitle var.
Siyasal islam, özlediği şeriat devletini kurabilmek için Laik Cumhuriyet’e ve tüm Atatürk devrimlerine karşı bir tavır içinde. Küresel egemen güçler, ABD’nin “Büyük Ortadoğu Projesi” için bu coğrafyada yaratmak istediği ılımlı islam devleti modelini hayata geçirecek siyasî iktidarlarla elele çalışıyorlar.
Sen “şeriat devletine” , “ılımlı islam modeline” karşısın. Bunları istemiyorsun ama isteyenlere de tepki göstermiyorsun. Sen sorumlusun, suçlusun!
Karasakallı yobazlar, çağdaş yaşamı ve çağdaş insanı artık yüksek sesle sorguluyorlar.Sorgulamayı bırak, yargılıyorlar.
Sen “çağdışı” değilsin ama “çağdışılara” da tepki göstermiyorsun.Sen sorumlusun, suçlusun!
AB’ye girmek için ulusal onurumuzu, Laik Cumhuriyet’in neredeyse tüm kazanımlarını ayaklar altına alan satılmışlara, döneklere, ikinci cumhuriyetçilere karşısın. Ama bunlarla çatışmaktan, savaşmaktan da kaçıyorsun. Sen sorumlusun, suçlusun!
Ülkemize, ulusumuza düşman olan bir takım iç ve dış düşmanlar Misakı Milli ile çizilmiş sınırlarımızı, Lozan’la elde edilmiş haklarımızı içlerine sindiremiyorlar. Bunlar artık açıktan açığa Sevr’i isteyip, bizi parçalamaya çalışıyorlar.
Sen Lozan’dan, ulusal kurtuluş savaşı ile elde ettiğimiz kazanımlardan yanasın. Ama Sevr’cilere, seni soykırımla suçlayanlarla, etnik ayırımcılarla mücadeleden kaçıyorsun. Sen sorumlusun, suçlusun!
Biliyorum, çetelere; yaptıkları işlerden komisyon olan bürokratlara; devlet adamı niteliği taşımayan -hatta “adam” niteliği taşımayan- birtakım görevlilere; mütareke dönemi basınını andıran medyaya; dokunulmazlık zırhına bürünen politikacıya da karşısın!
Ama bu konularda ne konuşuyorsun,ne de yazıyorsun!
Sen sorumlu ve suçlusun!
Kendine sor bakalım, “yurdum için, ulusum için, Laik Cumhuriyet için ben ne yapıyorum?” de. Eğer yanıtın kocaman bir “hiç” se, “laik,sosyal hukuk devleti” nin “şeriatçı guguk devleti” ne dönüşmesinden sen sorumlusun ve suçlusun!